25 Kasım 2009 Çarşamba

Twilight : New Moon


Evet bu kaçınılmaz sonun geleceğini hepimiz biliyorduk, gittim, gördüm, sevmedim. Bile bile lades oldum dersek çok da saçma olmaz :)
Hakkını vermek lazım film ilkinden daha iyiydi ama yine aşk üzerine kurulmuş olması benim werewolves vs wampires beklentimin içine edebildi :) Bu bir vampir filmi ya lütfen artık lütfen dedim film bittiğinde. Evlilik teklifiyle biten bir wampir filmi. Gerçi konu aşk olunca sevebilecek insanlar tabi ki var, bende sevebilirim ama aşk filmine gidiyorum diye gitmiyorum Twilight serisine, 3.ye öyle gidecem.

İlkinden sonra aslında çok da yorum yapmak istemiyorum.. (bknz cümle 1 : bile bile lades)

Neyse sözün özü, ilkini izlediyseniz, izlemenizi tavsiye ederim bunuda. Ondan daha çok seveceğiniz de kesin.
Serkan abinin dediği gibi buna da yine bir bayanla gitmeniz daha zevkli olacaktır :)

Sağlıcakla..

23 Kasım 2009 Pazartesi

Korg Wavedrum WD-X

Yani artık mikroelektronik sensör teknolojisinin ne hale geldiğini ve bu japonların sürekli merdiven çıkan robot yapmalarının nedenini daha iyi anlayabiliyorum. Yani biz daha gitarı bilgisayar hoparlöründen senkron duyduk diye sevineduralım, çok sevgili Korg firması böyle çılgın bir alet piyasaya sürmüş. Açıkçası çok fazla detaylı açıklamaya gerek yok ürün ile ilgili fakat kendileri bu müzik aletinin adına "2nd Generation dynamic percussion synthesizer" diyorlar. Bu tanımdan zaten yeterince açıklama yapılmış olur diye düşünüyorum.

Wavedrum, Nanoteknoloji ve mikroelektronik geliştikçe müzik aletleri de elektriği en verimli şekilde işler hale geleceğinin önemli kanıtı diye düşünüyorm. Açıkçası akustik müzik konusunda ileri teknolojinin gidebileceği bir tek nokta kalmıştır o da organik kulak üretimi. Bunun dışında artık müzik giderek elektronikleşip, insana daha çok hizmet eder hale gelmektedir. Sonuç ve yaratım ne olursa olsun insanın sanat anlayışı değişmez bir psikolojik ve duygusal temel oluşumdur. Bu yüzden bu tür enstrümanların türemesi günümüze çok yetenekli kişileri armağan edecektir.

Aletin özelliğini Korg bile kendi sayfasında tam açıklayamamıştır. Yani kelimeler kifayetsiz kalmıştır da diyebiliriz. Bu yüzden aşağıdaki videoda Gavin Harrison (King Crimson ve Porcupine Tree davulcusu) bizlere Wavedrum'u kendi yeteneği doğrultusunda aktarmaya çalışıyor. izleyin tıkanın :)

Korg Wavedrum ürün tanıtım sayfası


18 Kasım 2009 Çarşamba

Blues Festival 2009

Eveet bir blues festivali daha geride kaldı. Geçen seneki junior faciasından sonra ne yalan sölyleyeyim ben de gidip gitmemek hakkın da tereddüt yaşadım. sonunda gitmeye karar verdim ve farmerfam le beraber festivalin yolunu tuttuk. ilk olarak

Ray Schinnery sahne aldı. elinde gitarıyla tek başına milleti havaya soktu. Baya hareketli çaldı.giyim tarzı dışında beğenmediğim bi şey yoktu müziği ve sahnesi gayet iyiydi. Bu arada giyim tarzı deyince sadece enine çizgili bir kazak giyiyordu amcam geçen seneki festivale gidenler varsa ordaki rezalet kıyafetlerle karıştırmasınlar söylediklerimi (;> İkinci olarak





Terry Evans sahne aldı. hem siyahi olup hemde japon a benzeyen klavyecisi vardı sonra gene çekik gözlü siyahi basçısı vardı basçısının yavaş şarkılarda taktığı şapkasını hızlı şarkılarda sahne kenarına atıp gülümsemeye başlaması ayrı bir hava katıyordu. ayrıca sanırım gözlerinin tamamen kapanmasına neden oluyordu. gitaristi los angeles polis departmanından emekli dedektif tipli bir adamdı. bateride ise italyan mafyasından fırlamış bir gömlek giyen ve tipide italyan mafya adamlarına benzeyen biri vardı. Bir iki şarkı sonra kendi aramızda Adamlar dünya karmasıymış yada Yaşasın UNISEF espirileri yapmamıza neden oldular. Genel anlamda iyi çaldılar. Terry bi ara seyircilerin arasındaki hatunlara laf atmaya başlayınca eyvah dedim bir facia daha mı geliyor ama neyseki bir iki espiri yaptı Terry ve müziğine devam etti(;> Ve son olarak Shemekia Copeland sahne aldı.

Shemekia nın basçısı rastalı saçlarıyla bir başka siyahi üstadımızdı. Garip yüz ifadeleriyle dikkatleri üstüne toplamayı başarıyordu.ayrıca stargate sg-1 izlemiş olanlar için tipi tam anlamıyla jafa ırkına benziyordu. oyüzden jafa cree dedik durduk kendisine (;> Shemekia abla gayet iyidi. sahne şovu grupça başarılıydı. ayrıca bi ara sahneye Terry nin italyan mafyası giyimli bateristiyle beraber iki hatun dans ederek girip hiç durmadan dans ederek çıktılar o da ayrı bir güzeldi. böyle samimi bir ortamda geçti konser. konser esnasında klise blues tabir ettiğim vaaz çadırlarının şarkılarından söylenmemesi beni sevindirdi. geçen sene çokça aleluya lı isalı şarkı dinlemiştik. henüz festival sizin şehrinize uğramadıysa, bence gidilir, izlenir dinlenir. Müzikle kalın . . .

14 Kasım 2009 Cumartesi

Bejeweled İlleti


Birşeylerden şikayet etmeye başlamışken ben de face' te bir oyun olan bejeweled adlı oyuna değinmek istiyorum. İlk duyduğumda hiç ilgimi çekmeyen bu oyunu birkaç gün sonra yükleyip oynamaya karar verdim çünkü merak ettim.

Başlarda gayet normal bir şekilde oyuna yaklaşırken -1-2 kez oynayıp kapatarak- zamanla bir oturuşta 20 kez ve sonrasında da peşpeşe 40 - 60 kez oynamakta olduğumu farkettim. Kesinlikle bağımlılık yaptığını düşünmeye ve bir türlü bırakamamaya başladım. Eve gelir gelmez bir merhaba deyip sonra yemek ve hemen bejeweled oynar oldum. Sonra tabi oyun sırasında max. konsantre ile evdekilerin varlığını unutup en ufak bir seste "sessiz olun, dikkatim dağılıyor" diyerek bizimkileri de rahatsız etmeye başladım. E tabi evdekiler de huzursuz olmaya başladı bu yeni halimden. Dün akşam da bir rekor kırarak 4.50 saat oynayıp öyle yattım.

Artık gerçekten rahatsız olmaya başladım bu durumdan çünkü artık nereye baksam sapık gibi aklıma o şekilleri getirip birleştirerek yok etmeye çalışıyorum. Tek isteğim bu oyunun bir an önce yasaklanması ve normal bir insana dönmem...


12 Kasım 2009 Perşembe

ODTÜ deki Hocam Sorunsalı

Merhabalar sevgili blog sakinleri.Hepiniz bilirsiniz ki şehrimizin güzide üniversitelerinden ODTÜ de yaygın olan bir hitap şekli vardır.Hocam. Ben bu duruma isyan ediyorum artık. Hani öğrencilerin, akademik personele, öğretim görevlilerine hocam demesini anlıyorum. Bunu hepimiz dedik okul yıllarında. Ama artık kapıdaki güvenlik görevlisinden, kantinciye kadar herkesin ağzına yapışmış bu hocam lafından bana gına geldi artık. Kapıdan girerken başlar bu sıkıntı.

Güvenlik görevlisi:Hocam nereye geldiniz?
Ben:İşte bir arkadaşı görücem bik bik.
Güvenlik görevlisi:O zaman bi kimlik alayım hocam.
Ben:Al..

Yukarıdaki dialog aynen yaşanmıştır. Yani bi kimlik verin de. Bi kimlik alayım de. İlla sonuna hocamı eklemen mi gerekiyo be adam? Dolmuşa binersiniz. Ne kadar dersiniz? Yani kaç lira anlamında sorarsınız? ODTÜ'nün dolmuşçusu bile 85 kuruş hocam diye cevap verir. Kantincisi bile böyle bu okulun. Şeker şurda hocam, para üstün hocam.Artık bu hocam konusu o kadar kanıksanmış yerleşmiş ki; adamların internet sitesi bile hoccam.com. Birde can sıkıcı diğer bir konu ODTÜ lü arkadaşınızla ODTÜ dışında bir yere gidersiniz. Örneğin sıradan bir kebapçıya. Ben normal bir insan olarak "Bir iskender bide kola" diye siparişimi veririm. Arkadaş "Hocam bir kaşarlı pide" diye patlatıverir siparişini. Garson uyuz uyuz bakar. Yapma şunu sağda solda diye arkadaşınıza çıkışırsınız o hemen savunmaya geçer. Aaa nesi var bunun? Çok doğal bir hitap şekli ama bu diye. Evet senin dar çevrende çok doğal bir hitap şekli olabilir ama işte ODTÜ dışında garsona, büfeciye, yol soracağın sokaktaki adama göre doğal değil. Bana göre de çok yavşakça. Sinir bastı yazıyı bitireyim.

Saygılarımla

10 Kasım 2009 Salı

10 Kasım – Atatürk’ün Ölüm Yıldönümü

1938 yılından beri 10 Kasım ülkemiz Türkiye için bir yas, üzüntü günü olarak geçer. Eğer ki bu ülkede özgür bir şekilde nefes alabiliyorsak bunun en büyük sorumlusu Atatürk’tür. 10 Kasım 09:05 de Türkiye’nin her yerinde sirenler çalmaya başlar, insanlar ya sıraya girerler ya da bulundukları yerde bir dakikalık saygı duruşunda bulunurlar. Bunun sebebi özgürce yaşayabildiğimiz topraklarımızda, M. Kemal Atatürk’ü unutmadığımızı, kurtuluş savaşındaki zor şartları hissederiz. Ülkemizin ancak bir birlik ve beraberlik içerisinde güçlü olduğunun farkına varırız.
Derleme ailesi olarak 10 Kasım’ı unutmamak dileğiyle.

O Resimdeki Küçük Kız (ntvmsnbc haberi)

9 Kasım 2009 Pazartesi

Elveda Roll


Arkadaşlar az önce NTVMSNBC sitesinden öğrendiğim kadarıyla, yerli müzik ve sanat dergisi Roll 144. sayısı ile okurlarına veda ediyormuş. Maddi sıkıntılar sonucu yayın hayatına son veren 13 yıllık Roll dergisi, kendine has mizanpajı, üslubu ve hatta hatta kağıdıyla bile gençliğimizde hepimizin beğenisini kazanmıştı.

Bundan 10 yıl öncesine dayanır Roll ile tanışmam, lise yıllarımda ismi lazım değil bir kızcağız alır okurdu düzenli. Zamane gençleri nasıl Lombak, Leman falan okurlarsa bizde Roll okurduk. Daha sonraları soğudum dergiden. Sebebi geçerliydi benim için ama peşin yargı vermiştim yine de. Sanırım o ara yazar tayfasında bazı değişiklikler olmuştu. Birkaç sene sonra Rolling Stone çıktı hemen ardından Billboard çıktı fakat Roll'a yetişemediler. Basatap, Sound, NR1 falan hiçbiri Roll'un başarısını yakalayamadı... Nedeni ise çok basitti. Çünkü Ankarada ergen iseniz, okul sonrası Kızılaya iner Dosttan Roll alır ve Konurda ya OnaOnda ya da sessiz bir kafede arkadaşlarınız ile birlikte okurdunuz. Dergide görülen favori gruplara özenerek bakılır, yazarların yazıları ince ince satır aralarıyla birlikte okunur, keyiflenilirdi.

Derleme ekibi olarak ,inişleri ve çıkışları ile Türkiyede adından söz ettirmiş ve özgür kalmayı başarmış tek rock'n roll dergisi olan Roll'un aramızdan ayrılmasından duyduğumuz üzüntüyü okuyucularımız ile paylaşırız. Kim bilir belki günün birinde biz onun yerini doldurmasa da onu anımsatacak bir dergi çıkarırız ne dersiniz ?

Roll'un kapanışı ile ilgili NTVMSNBC haberi

6 Kasım 2009 Cuma

U2 İstanbul Konseri (6 Eylül 2010)


Artık bu konu hemen hemen kesin gibi gözüktüğü için bir yazı atma ihtiyacı hissettim. Öncelikle bu müthiş olayı buradan ilk 24 eylülde duyuran arkadaşımız Mutlu baykuşa teşekkür ederek yazıma başlamak istiyorum. Gerçekten aldığım en güzel konser haberi diyebilirim.

Tanıyanlar bilirler gerçekten sıkı bir U2 fanıyımdır. Kısacası tüm albümlerin ne zaman çıktığını, hemen hemen tüm şarkıların sözlerini, tüm DVD konserleri, B-sideları falan filan herşeyi ezbere bilirim. Bunun nedeni ortaokuldan beri milyarlarca kez dinlemiş olmam ve internet ile tanıştığım lise yıllarında da U2 hakkında çok bilgi toplamamdan kaynaklanıyor. Herneyse olay bu değil olay 12 yıldır beklediğim U2nun artık Türkiyeye geleceğine kesin gözüyle bakılması. Gerçekten bu konserin olacağına inanıyorum artık, çünkü biletimi aldım :)

Şimdi sizlere bu konuyu elimden geldiğince inceleyeceğim. Tabiki burada bahsettiğim bilgilerin tamamı internetten elde ettiğim bilgilerdir. Fakat ekşi sözlük, fanclub forum falan gibi değil gayet resmi açıklamalar içeren sitelerden öğrendiklerim. Aşağıda bu konseri kaçırmayacaklar için eşsiz bir bilgi kaynağı bulunuyor kısacası. Bilgileri ; U2 hakkında, konser hakkında, U2'nn Türkiyede uzun yıllar konser vermemesi, biletler hakkında, stadyum hakkında ve ulaşım hakkında diye altıya böldüm. Okuma sabrınız için şimdiden teşekkürler :

U2 hakkında : Grup İrlandalı dört adamın 1979da kurduğu ve ilk albümlerini 1981de çıkarmış olan bir rock grubudur. ilk üç albümü oldukça hareketli ve dini temalar içeren U2 bu üç albümde Steve Lillywhite ile çalışmış daha sonra Daniel Lanois ve Brian Eno gibi kendilerini şu anki konumlarına taşıyan cevher adamlarla çalışmışlardır. Yıllardır U2 hayranları arasında en iyi albüm tartışması yer almakta fakat dönemsel olarak müzik türünün çok değişmesinden dolayı kesin bir karar verilememiştir. Fakat Grubun çıkardığı en başarılı albüm kanımca 1991 yılında çıkan "Achtung Baby" dir. Bunun yanında 1987 yılı "The Joshua Tree" albümü grubu dünyada hatırı sayılır gruplar arasına sokmuştur. Kuruluşundan bu yana protest ve barışçıl politik müzik temasını şarkılarına ve şovlarına entegre eden U2, hepimizin bildiği üzere en önemli reklam malzemesini grubun solisti Bono olarak kullanmaktadır. Bono'nun verdiği röportajlar, sahne şovları ve katıldığı ödül törenlerinde yaptığı sıradışı hareketler, dünyaca ünlü siyasi ikonik kişilerin U2dan çekinmesine sebep olmuştur. Değerlendireleceği üzere her müzik grubun bir tepe noktası vardır. Yıllar geçtikçe gruplar yaşlanır ve müzik değişir veya sadece isim satmaya başlar, bunun yanı sıra çizgisinden hiç sapmayanları da yok değildir. Ne yazıkki U2 bazı dış etkenler sonucunda çizgisinden sapmış ve son yıllarda düşüşe geçmiştir. Diyeceksiniz ki artık "Greatest rock band on earth" deniliyor bu adamlar için, nasıl bir düşüş ? Hayır bu tabir 1997de Bononun grup motivasyonu için konserlerde söylediği bir söz idi. Grup 1997 "POP" albümünden bu yana müzikal çizgisini eskiye göre oldukça değiştirmiş, ve tamamen politik unsurlar içeren bir reklam çabalı şarkı imalatına yönelmiştir. Bunun tek sebebi Bono veya grup ta değildir tabi. Ne yazıkki "halk bunu istiyor" teması grubu bu günlere çekmiştir. Nitekim daha popüler ve zengin de olmuşlardır. Kısacası U2 günümüz rock arenasının sözü geçen gruplarından biridir.

Konser hakkında : U2 ilk albümünün çıkışından bu yana konserler vermektedir ve yıllar geçtikçe bu konserlerin organizasyonları daha çok para harcanır hale gelip büyümüştür. Nitekim bu konuda U2nun kırdığı rekorlar bile mevcuttur. 1993 Zooropa turnesi dünyanın en çok izlenen konser organizasyonu, 1997 Popmart Screen dünyanın en büyük konser video ekranı.. vs gibi. Günümüze gelindiğinde U2 artık bir kalabalık stadyum konserleri grubu yani "gig band" olmuştur. Dolayısıyla prodüksiyonlar artık çok pahalı ve ihtişamlıdır. İşte bu yüzden grup daha profesyonel sahne tasarımları ve görsel şovlar hazırlamaktadır izleyenlere. En son çıkan albüm "No line on the horizon" ardından başlanan dünya turnesi genelikle Avrupa ve daha çok Amerika kıtalarında 2009 yılında büyük ses getirmiştir. U2 360 isimli bu turne yakın tarihte açıklanan 2010 konserleriyle devam edecek olup 6 Eylül 2010da da umit ediyoruz ki İstanbula gelecektir.

U2'nun Türkiyede uzun yıllar konser vermemesi : Yıllardan beri takip ettiğim kadarıyla Bono'nun kürt sorunu yüzünden ve ermeni sorunu yüzünden Türkiyede konser vermeyi reddettiği gibi yanlış bir tutum medyamızda sözkonusudur. Bu tamamen yanlıştır. Şahsi görüşlerim ve fikirlerim doğrultusunda Bono'nun dünya çapında yaptığı gövde gösterilerinin çoğunu yanlış bulur ve hemen hemen tümünü danışıklı şov olarak nitelendiririm, fakat bu konuda insanları medya insanları tamamen yanlış yönlendirmiştir. Bono, eski bir röportajında soykırımın kötü birşey olduğunu ve bunu tarih boyunca yapan milletlerin cezalandırılacağından bahsetmiş olup, kendisi de her türlü savaşa ve insanların ölümüne karşıdır. Fakat bizim her haberin arkasına birşeyler eklemeyi seven medyamız hemen her ünlü röportajına yapıldığı gibi satır aralarını süsleyerek Bono'nun Türklere düşman olduğunu, önce kürt meselesini halledilmesini istediğiniş birkaç yıl sonra da ermeni mevzusu yüzünden U2nun Türkiyede konser vermediğini hönkürmüşlerdir. U2'nun yıllardır Türkiyede konser vermemesinin açık ve anlaşılabilir nedeni şudur. Yukarıda bahsettiğimiz gibi U2 artık büyük prodüksiyonların grubudur ve tahmin edebileceğiniz gibi yurtdışında konser organizasyon işleri buradaki gibi yürümüyor. Yani aylar hatta yıllar öncesinden yapılan anlaşmalar, izleyici profili, bilet fiyatları, grupların profesyonel danışmanları ve araştırmacıları sayesinde değerlendiriliyor. Nitekim görüldüğü üzere Türkiye konseri de pazartesiye denk gelmektedir. Gruplar genelde konserlerini haftasonu yani cuma cumartesi pazara denk getirirler. Özellikle gig tabir edilen stadyum konserleri çok sıkışık bir dünya turnesi değilse kesinlikle haftasonu yapılır. Fakat yıllardır gittiğim büyük sanatçıların konserlerinin çoğu hafta içiydi. Bunun sebebi Türkiyedeki dinleyici profilini grupların haklı olarak az görmeleridir. Nitekim U2 için de bu böyle olmuştur. Yani malesef ülkemizde stadyum doldurabilecek çok az konser olmuştur ( Madonna, Scorpions, Metallica, Rolling Stones, Michael Jackson, Bon Jovi) Bu konserlerin izleyici sayısı da genellikle 20bini geçmemiştir. 40 yıldır beklenen Roger Waters bile 2006da kuruçeşme arenaya ancak 17,000 kişi toplayabilmiştir. Dolayısıyla hiçbir grubun bir ülkede konser vermemesinin sebebi politik değildir. Kesinlikle buna inanmayın ! Bir grup bir ülkeye gelmiyorsa, ya çok para harcanıp kar edilemeyeceğini düşünüyordur, yada can güvenliği sorunu vardır. Bunlar dışında ticari bağlamda böyle bir karar almak zaten aptallıktır.

Biletler hakkında : Biletix ve İKSV ortaklığıyla biletler 2 Kasım 2009 günü satışa çıktı. Özellikle basında (NTV başka olmak üzere) çok abartılan, yer bulunamayacak, diğer ülkelerde biletler iki saat içinde tükeniyor, aman kaçırmayın, aman erken alın kışkırtmaları tabiki yersiz çıkmıştır. Bugün 6 Kasımdır ve Biletixte hala her kategori için bilet mevcuttur. Tabi okuyanlar diyecektir ki, ama Red Zone biletleri bitmiş ! Evet doğru. 1 Kasımı 2 Kasıma bağlayan gece 00:43te Biletix'in sayfasını kontrol ettiğimde Red Zone biletlerinin tükendiğini gördüm. Bunun sebebi şudur; Biletix, ülkemizde bir tekel oluşturmuş ve istediği organizasyonlardan istediği kadar komisyon alabilir hale gelmiş ve istediği biletleri satmama hakkına sahiptir. Nitekim İKSV denen vakıf (özellikle kötü bahsetmemek için zor tutuyorum bu vakıf hakkında) hemen her karıştığı organizasyon gibi bu konserde de zannedersem Red Zone biletlerini Biletixten ayırtmıştır. Bu tabi bi tahmin... ama geçmiş konserlerden öğrendiğim kadarıyla, güçlü bir tahmin.
Herneyse, biletler tribün için 50TLden 375TLye kadar 7 kategoride mevcut olup saha içi tabir edilen ayakta düzen 100TL ve sahne önünde yer alan 16 kişilik localar içeren kısım ise kişi başı 750 TLdir. Ben Red Zone hakkında bu bağlantıdan bilgi aldım ve yine bunun bir gövde gösterisi olduğu kanaatına vardım. İşte buradan alınan biletler yardım amaçlı cart curt falan diye yazılmış... komik. Ayrıca kanımca sahneye yakın gibi dursa da oldukça rahatsız bir yer gibi gözüktü bana. Bu yüzden 550TL vermedim. Ama bilinsin ki vermeyede hazırdım. Yani mantıklı birşey olsaydı kesinlikle o parayı toparlar ve oradan alırdım. Oysa saha içi tabir edilen yerden 100 TLye almak daha mantıklı geldi bana ve oradan aldım. Bize tek zahmeti, konsere girmek için birkaç saat önceden orada olmamız gerek :) Bilet alacak olan arkadaşlara da saha içi almalarını öneririm. Biletler hakkında son sözüm; Ankara Kızılaydaki Dost Kitabevi'nden aldığım 105TLlik saha içi biletleri ( evet 5 TLde kurye parası adı altında bir yolmaca var ) ancak Haziranda kurye aracılığı ile sadece isime teslim edilecekmiş. Bunun için bana konser afişinin basılı olduğu bir fotokopi kağıdının arkasına Biletix web sayfası görüntüsünü basım verdiler. Neyse haziranı bekleyeceğiz artık.

Stadyum hakkında : Türkiyenin en büyük stadı olan Atatürk Olimpik Stadyumu İstanbulun oldukça dışına Başakşehir diye daha önce duymadığım bir semte 2002 yılında kurulmuş ve büyük organizasyonlara ev sahipliği yapan bir komplekstir. Mayıs 2006da oynanan Beşiktaş-Fenerbahçe maçında 80,000 seyirci rekorunu kıran bu stadyum, U2nun 360 derece dediği sahnesiyle oldukça hoş bir ambiansa sahne olacaktır 6 eylül gecesi. Fakat daha önce de belirttiğim gibi öyle 100bin kişi falan gelmeyecektir NTVnin çığırdığı gibi. Sakin olunsun 2007 Metallica konseri bile yanlış hatırlamıyorsam 36,000 kişi toparlayabilmiştir. Tahminimce kamyon kamyon uçak uçak yurtdışından gelecekler ile beraber 40,000i ancak bulabilir bu konser. Nitekim tahmin edersiniz ki U2, Irak, Suriye, İran, Lübnan, Filistin, Pakistan gibi ortadoğu ülkelerinde konser vermiyor. Bu yüzden oradan gelecek olan izleyiciler çok olacaktır.

Ulaşım hakkında : Başakşehir, Avcıları ( TÜYAP ve Tatilya yakınları ) ve küçükçekmeceyi geçtikten sonra TEM otoyolu kullanarak tabi bu ilçeye ulaşılabilinir. Halen devam eden metro çalışmaları konser gününe yetişir mi bilmiyoruz ama İkitelliden Atatürk Olimpiyat Stadyumuna kadar uzanacakmış. Araba ile gelecekler için stadyumun 19,000e yakın otoparkı mevcuttur. Havayolunu kullanacaklar için ise vereceğim bilgi stadın Sabiha Gökçen havalimanına yakın olduğu ve buradan ulaşılabileceği. TEMden gelecekler için güzergah : Fatih köprüsü’nden geçilip Habibler sapağından saparak 5 km gidip, Fenertepe Askeri Tesisleri’nden sola Kayabaşı istikametinde 12 km devam edilmeli. Bu yol Altıntepe merkezine çıkacaktır. Altınşehir’den sola yan yola sapıldığında 1.5 km sonra Olimpiyat stadı sapağına devam edilerek ulaşılabilir.
Ayrıca konser tarihi yaklaşırken facebook etkinlik sayfasından katılımını onaylayan ve haberleşilen kişiler ile bir otobüs organizasyonu yapmayı düşünüyorum.

Yukarıdaki yazıda bahsi geçen ve ilgili olan web sayfası bağlantılarını :

U2 külliyatını içeren geniş bir site
U2 360 2010 turne programı
Biletix U2 konser bileti sayfası
Red Zone biletleri ile ilgili bilgi
Atatürk Olimpiyat Stadyumu web sitesi
Konser ile ilgili NTV yayınları
Konserin Facebook etkinlik sayfası

Edit Büdüt : Konser haberini ilk önce çok saygılı ve çok sevgili kız arkadaşımdan öğrenmiştim, fakat daha önceki binyüzoniki asparagas konser haberi gibi inanmamıştım. Kendisine burdan selamlarımı iletir, happy owl arkadaşımı kıskanmamasını temenni ederim :)