Gece yine uyuyamayıp yatakta dönüp dururken koyun saymak geldi aklıma. saymaya başlayacakken bir baktım bütün koyunlar mosmor olmuş. merak ettim, gittim yanlarına sordum bi tanesine "noldu lan?" diye. İçlerinden bir tanesi ineklere özenmiş, aykırı görünebilmek için mora boyatmış tüylerini. aykırı koyunu bulup kendisiyle konuşmak istedim lakin sürü psikolojisi yüzünden bütün koyunlar bir süre sonra mor renge bürünmüş. birbirinin aynı onca koyun arasında bulamadım aykırı olanı.
İlerde bir ağacın altında bi adam oturmuş birşeyler yapıyordu. yanına gittim, selçuk erdem'miş. "koyunların karikatürünü yapıyorum yine" dedi, iyi, dedim ben de ne diyeyim. selçuk'la konuşurken koşarak bize yaklaşan bir kız gördük. bi baktık alice. harikalar diyarına gidecem derken yolunu şaşırmış kurtlar vadisine düşmüş. kurtlardan kaçıyordu. neyse ki kurtlar mor koyunları görünce korktular, kaçtılar vadilerine. kurtlar pek akıllı değilmiş, onların koyun olduğunu anlasalar hepsini yerlerdi bir güzel. alice korkmuş tabi, ağlamaya başladı. evsiz, barksız kaldığını söyledi. hiç tanımıyormuş annesini babasını. Üzüldük biz tabi. sonra aklımıza şahane bi fikir geldi. serap ezgü'nün programına çıkardık alice'i. orda da ağladı. sonra telefonla bi kadın bağlandı, alice benim kızım diye. meğer kadın aliye'ymiş. bir zamanlar kara melekken yönetmeniyle birşeyler olmuş falan işte anlarsınız. geldi, kavuştular birbirlerine. güzel bir ikili oldu aliye ve alice. biz selçuk'la geri döndük ağacımızın altına. karnımın acıktığını hissettim. İki tane elma gördüm ağaçta. dallarından koparmak için çektiğimde "ciyaak" diye bir ses geldi. elma değişmiş meğer onlar. seray ağaçtaymış, onun memeleriymiş. kızdı haklı olarak. ceza olarak canlı şarkı söyledi bize. kulaklarımda o ses varken gözlerimi araladım. uyumuşum galiba. kafam da fazla karışmış.
İlerde bir ağacın altında bi adam oturmuş birşeyler yapıyordu. yanına gittim, selçuk erdem'miş. "koyunların karikatürünü yapıyorum yine" dedi, iyi, dedim ben de ne diyeyim. selçuk'la konuşurken koşarak bize yaklaşan bir kız gördük. bi baktık alice. harikalar diyarına gidecem derken yolunu şaşırmış kurtlar vadisine düşmüş. kurtlardan kaçıyordu. neyse ki kurtlar mor koyunları görünce korktular, kaçtılar vadilerine. kurtlar pek akıllı değilmiş, onların koyun olduğunu anlasalar hepsini yerlerdi bir güzel. alice korkmuş tabi, ağlamaya başladı. evsiz, barksız kaldığını söyledi. hiç tanımıyormuş annesini babasını. Üzüldük biz tabi. sonra aklımıza şahane bi fikir geldi. serap ezgü'nün programına çıkardık alice'i. orda da ağladı. sonra telefonla bi kadın bağlandı, alice benim kızım diye. meğer kadın aliye'ymiş. bir zamanlar kara melekken yönetmeniyle birşeyler olmuş falan işte anlarsınız. geldi, kavuştular birbirlerine. güzel bir ikili oldu aliye ve alice. biz selçuk'la geri döndük ağacımızın altına. karnımın acıktığını hissettim. İki tane elma gördüm ağaçta. dallarından koparmak için çektiğimde "ciyaak" diye bir ses geldi. elma değişmiş meğer onlar. seray ağaçtaymış, onun memeleriymiş. kızdı haklı olarak. ceza olarak canlı şarkı söyledi bize. kulaklarımda o ses varken gözlerimi araladım. uyumuşum galiba. kafam da fazla karışmış.
1 yorum:
Böyle bir rüya görsem televizyonu bırakırım :)
Yorum Gönder