23 Aralık 2007 Pazar

Hatunlar Üzerine Serzeniş 1

Merhaba Fitnefücur sakinleri. Happynin yoğun ısrarları ve her gece msnden beni ne oldu lan yazı diye haraslamalarından bunalarak bu satırları yazma gereği duydum. Yazar olan veya olduğunu sanan bir insan ki ben ikinci guruba dahil oluyorum kanımca ancak kendi gerçekliği içinde yazılar üretebilir. Yani ben mesela mühendis olmadığım için statik hesapları veya akışkanlar mekaniği üzerinde ne yazsam boş olacaktır. Ama sonuçta bu sitedeki arkadaşların çoğu ile mühendis olmasam bile buluştuğumuz ortak bir payda var. Nedir o payda? Hemen açıklıyorum Erkek olmak. Bu yüzden bu yazının konusu kızlar, aşk veya ilişkiler üzerine olacak. Aslında biraz biraz hepsinden. Bir erkek olarak 28 yaşını devirdiğim için bu konularda az çok bilgim olduğunu düşünüyorum. Tabi bilgi sahibi olmak her zaman başarıyı getirmiyor ama burada savunacağım konu kızlar, özellikle Türk kızları konusunda başarılı olmanın aslında başarısızlığın ta kendisi olduğudur. O yüzden bu yazı hem serzeniş hem müzakere hemde araştırma bölümlerinde yer alabilir. Giriş bölümünü her zamanki gibi çok uzattığımın farkındayım o yüzden artık konuya geçiyorum.
1. Kızlar: Burada bahsi geçen yaratıklar aslında Türk kızlarıdır ama kısaca kızlar diyelim şimdilik. Şimdi bu oksijen tüketicileri tarif etmek gerekirse, Hepimizin severek okuduğu Yüzüklerin Efendisi serisi veya Hobbit isimli eserlerden yararlanabiliriz. Kızlar şeytandır deyimine kanarak kızlara Sauron olmayı yakıştırmayın lütfen hemen. Tam da ikinci söylediğim kitabın baş kahramanı olan hobbitleri daha çok çağırıştırırlar. Ortalama boyları 1.50 civarındadır. Antik Yunandan beri mimaride, resimde, heykelde kullanılan hatta doğada bile var olan "altın oran" bizim kızlarımız için geçerli değildir. Bu şu demek hemen açayım. Bir kızın vücudunu gözümüzün önüne getirelim. Kızın boyu 3x olsun. Altın orana göre kızın belinden başına kadar olan kısım 1x, belinden ayaklarına kadar olan kısımda 2x olmalıdır yaklaşık olarak. Bu hem doğal olan hemde güzel olandır. Şimdi bizim kızlarımıza dönersek bu oranın tamamen saçmaladığı bel-baş ve bel-ayak ölçüsünün hemen hemen eşit veya bedenin üst kısmının bacaklardan uzun olduğunu kolaylıkla görürüz. Bu durum bu mahlukatların birer hobbit olduğunu kanıtlayan önemli bir olgudur. Hobbitlik dışında yakıştırabileceğimiz çeşitli nesnelerde vardır kendilerine. Örneğin; patates çuvalı, fıçı vs. Dış görünüşlerinin vahimliği bizi umutla akıllarına, kültürlerine, karakterlerine yöneltir. Ama bu saydıklarım daha içler acısı haldedir. Ortalama Türk kızı salaktır hatta gerizekalıdır diyebilirim. Zeki olanlarda genelde akıllarını gündelik hinlikler, yaptıkları alışverişlerde para üstü hesaplamak veya rakiplerini ezip geçmek için harcarlar. Kültür desen çok ayrı bir konu. Kültürü genelde üniversitedeki derslerinin iyi olması, hocanın verdiği kitapları iyi bir şekilde ezberlemek olarak algılarlar. Müzikte de Serdar Ortaç, Burak Kut, Hande Yener favorileridir. Bunun dışında geneli kitapla, müzikle, Türkiye Ekonomisiyle, siyasetle veya herhangi toplumsal olan güncel olaylarla ilgilenmezler. Müzik kültürleri genelde dans etmeye ve dolayısıyla çevredeki erkekleri kendilerine baktırmaya yöneliktir. Karakter konusu ise malesef en rezil taraflarıdır. Kızlar bencildir. Cimridir. İçten pazarlıklıdır. Çıkarcıdır. Köylü kurnazıdır. Sizi aramak istediklerinde bile büyük çoğunluğunun genelde geri aramanız için çaldırdığı görülmüştür. Sevgililer günü, yılbaşı veya yıldönümü gibi saçma sapan günlerde ona karda kışta donarak arayıp satın aldığınız pahalı hediyeye burun kıvırırlar. Onun size aldığı hediyenin bedeli muhtemelen sizin aldığınızın onda biri olacaktır. Tek taş pırlantaya dayanamazlar. Bu onlar için bir statü göstergesi, arkadaşlarına hava atabileceği bir olaydır. Ama herhangi bir arkadaşında sizin aldığınızdan daha büyük bir yüzük görürse yine suçlu siz olacaksınızdır. O yüzden böyle bir olaya kalkışacaksanız imitasyon olanları tercih etmenizi tavsiye ederim. Bunun dışında kızlar kavgacıdır. Siz daha sebebini bile anlayamadan kendinizi kavganın içinde bulabilirsiniz. Bu kavgaların sebepleri çok çeşitli olabilir. Neden aramadın? Neden bu kadar çok aradın? Neden traş olmadın? Neden öyle dedin? Neden öyle yaptın? Bu kavgalarda en iyi yöntem benim halusinasyon tekniği dediğim yöntemdir. Bu teknikte Bütün duyular kapatılır. Yüksek bir konsantrasyon ile gözleriniz açık olsa bile önünüzdeki hobbiti görmezsiniz. Söylediklerini işitmezsiniz. Sadece o an çok olmayı istediğiniz yeri veya zamanı veya kişileri hayal edersiniz. Arada bir hıhıh, evet demeniz sizin kendisini dinlediğinizi ve onayladığınızı sanmasına yol açacaktır. Bu teknik tabiki yoğun bir odaklanma ve pratik gerektirir. Ama uyguladıkça ne kadar faydalı olduğunu göreceksiniz. Kızların dış ve iç görünüşlerine dair ne kadar yazıyı uzatsakda onların berbatlıklarını, rezilliklerini tam olarak anlatmak mümkün değildir. Aklıma geldikçe eklemeler yapacağımı belirterek bir diğer konuya geçiyorum.
2. İlişkiler ve Aşk. Bu kavramlar aslında ayrı ayrı başlıklar altında incelenmesi gereken şeylerdir ama birbirlerinden de kesin olarak ayrılamazlar. Kızların birinci maddede belirttiğim fiziksel ve ruhsal iğrençliklerinden dolayı kendileriyle sağlıklı bir ilişki yaşamanız mümkün değildir. Onlarla başlanılan her ilişki, arkadaşlık, evlilik vesaire bitmeye mahkumdür. Burada bir teoriyi aktarmak istiyorum. Kızlarla yaşadığımız şeylere ki, bunun adına genel olarak"ilişki" diyelim. İlk paragrafta belirttiğimiz gibi ilişki eninde sonunda bitecektir. Buna kural 1 diyoruz. Kural 1'in istinası olarak ilişkiyi uzatmak mümkündür. Arkadaşlık olarak başlayan bir ilişkide ilişkiyi uzatmak isteyen ilk taraf her zaman erkekdir. Bunu kural 2 olarak adlandırabiliriz. Erkek, arkadaşlıktan flört aşamasına geçmek isteyecektir. Erkeğin bu hatasının çok çeşitli sebepleri olabilir. Kısaca birkaç örnek vermek gerekirse, Erkek karşısına çıkan yeni kızın farklı olduğunu, diğerlerinden daha güzel olduğunu veya daha anlayışlı olduğunu sanabilir. Kısmende haklı olabilir. Eğer ilişki arkadaşlık aşamasında bitmemişse erkeğin uzatmasıyla flört aşamasına geçer. Genel kural olarak her ilişki bitmek zorunda olacağından ilişki bu yeni aşamada uzatılmış olur. Şimdi kural 3; Flört aşamasında ilişkiyi uzatmak isteyen mutlaka ve mutlaka kızdır.İlişki ya biter veya kızın isteği doğrultusunda evlilik aşamasında uzatılır. Bu saatten sonra erkeğin yapabileceği fazla birşey yoktur. Onun için artık çok geçtir. Evlilik, insanlara ilişkinin bitmeyeceği konusunda sahte bir güven veren sıkıntılı bir aşamadır. Kural 1 den dolayı evliliklerde bitmek zorundadır. Bunun resmi adı boşanmadır. Ama her evlilik resmi olarak bitmeyebilir. Evlendikten yıllar sonra aynı evde yabancı gibi yaşayan ama hala resmi olarak evli olan çiftler çokça görülmüştür. O yüzden size tavsiyem Kural 1 i aklınızdan hiç çıkarmamanız, hareketlerinizi ve davranışlarınızı Kural 1 'e göre ayarlamanızdır. Son olarak aşk konusunu işleyerek noktayı koyalım. Bilindiği gibi kadın, erkek her canlı tarih boyunca evrimleşip gelişmiştir. Burada canlı deyimini kullanmamım sebebi kadın ve erkeği virgülle yan yana yazmamdır. Sadece erkekten bashetsem "insan" lafını kullanabilirdim.Ama kadın işin içine girince "insan" denilen haketmedikleri övgüyü kendilerine karşı kullanmam diğer insanlara hakaret olacaktı. Neyse. Dediğimiz gibi bu binlerce yıllık evrimleşme ve gelişmeden sonra bile insanın(erkeğin) genlerinden gelen içgüdüler mevcuttur. İçgüdüler çeşitlidir. Beslenme içgüdüsü, örtünme(giyinme) içgüdüsü, Herhangi bir yırtıcıca karşı hayatını savunma içgüdüsü. Buna kısaca hayatını sürdürme içgüdüsü de diyebiliriz. Burada konumuz olan aşkı ilgilendiren içgüdü de üreme içgüdüsüdür. Erkek aslında üremek istediği dişiye aşık hisseder kendini. Yani aşk denen kavram tamamen bir içgüdüdür. Bu içgüdü, erkeğe insan soyunu devam ettirmesi için gereken gücü ve azmi aşılar. Aslında yararlı ve olması gereken birşeydir. Aşık olduğumuzu hissettiğimizde aslında bu hissin altında yatan içgüdüyü anlayabilirsek kesinlikle her şey daha net olacaktır. Aşk konusunda tavsiyem ise üreme içgüdünüzü mümkünse arkadaşlık veya en geç flört aşamalarında yerine getirmenizdir. Kural 3 devreye girmeden uzaklaşmanız ve olması gerektiği gibi ilişkiyi bitirmeniz hayat kaliteniz ve ruh sağlığınız için çok faydalı olacaktır.

Saygılarımla...

7 yorum:

deserthawk dedi ki...

wow sanırsam bu ara herkez de bir serzeniş durumu hakim gibi...
bloodlust a kısmen katılmamak elde diil ama yani sonuçta anşılması gereken bir nokta var Türkiye de yaşıyoruz ve de 26 - 45 , 36 - 42 bunun bilincinde haraket etmemiz gerektiğini savunuyorum.. :P

figment dedi ki...

Serzenişlerimizin sonu gelmesin bütün Türkiye okusun bunları da belki kendilerine bi çekidüzen verirler :) katıldığım çok nokta var yazıda (sonuçta herşey eğlence, iyi vakit geçirmek için değil mi? takılın...), tabi gülmekten yarıldığım da :)) eline sağlık süper olmuş :)

Farmerfam dedi ki...

eline sağlık isyan etmişsin :D

Silentmoon dedi ki...

Bi patlama olmuş gibi geldi bana, biriktirip biriktirip patlatmışsın :D

Bloodlust dedi ki...

Bu Patlatma konusunu önümüzdeki yazılarımda işleyeceğim:)

happy owl ironic dedi ki...

şimdi öncelikle çok sert ele almışsın konuyu. şüphesiz benimde katıldığım noktalar var ama şunuda unutmamak lazım ben kızları severim yani hepsini aynı kefeye koymamak lazım. görünce dibimizi düşürecek hatunlar var türkiyede sayıları az olabilir ama genede var ve onlardan birinin yanındayken erkeklerin zeka seviyelerine bolca eksi aldıklarını biliyorum hele birde utangaç biriysen mazallah konuşmayı bile unutabilirsin (;>

Bloodlust dedi ki...

Sevgili Happy Owl Ironic. Yorumun için teşekkür etmekle başlayarak hemen savunmamı ileri süreyim.
1.İstisnalar kaideyi bozmaz.
2.İstisnalar kaideyi bozsa bile ben o istisnaları çok çok az gördüm.
3.Zaten o istisnalar yazının konusu değiller. Onlara kız demiyoruz zaten :)
4.Herkezin başına o istisnalardan bir tane gelmesini temenni ediyorum.