29 Mayıs 2008 Perşembe
Blowup (1966)
Bu metin spoiler içermektedir. Filmi izlemeyenlerin okumaması tavsiye edilir.
Sinema nedir? Gördüklerimiz mi doğrudur, baktıklarımız mı yoksa göremediklerimiz mi? Şu an burada olduğumuza inandığımız için mi varız yoksa gerçekten var mıyız? Eğer bizden var olduğumuzu ispatlamamız istenseydi ne yapardık?
Michalengelo Antonioni'nin filmi aslında bir gün parkta yaşlı bir adam ve sevgilisinin fotoğrafını gizlice çekerken bir cinayetin fotoğraflarını yanlışlıkla kamerasına alan, hayatından tatmin olamamış bir fotoğrafçının gerilim dolu hikayesi değil. Evet filmin konusu bu ama Blowup aslında bir film bile değil. L'avventura filminde olduğu gibi aykırı tavrını Blowup'ta da gösteren Antonioni bu eserinde sadece felsefe yapıyor daha fazlasını değil. Örneğin film başlıyor ama bitmiyor çünkü bu bir film değil aslında. Yüzeysel olarak bakıldığında anlamsız ve sıradan gelebilecek bu film öylesine zekice hazırlanmış bir bulmacadır ki kusur bulmak samanlıkta iğne aramaya benzer. Zira kusur olarak gördüğünüz ve sinsice güldüğünüz durumlar ise fikrinizi tekrar gözden geçirdiğinizde sizi çoktan ters köşeye yatırmış oluyor.
Film neticede Thomas'ın iddiasını kanıtlayamamasıyla bitiyor bitmesine ama filmi bizzat Thomas'ın gözünden izlediğimiz için ilk başta onun gerçeği bizim de gerçeğimiz oluyor. Biraz dikkat ettiğimizde ise Antonioni'nun gerçekler ve algılar hakkında yeterince ve yerli yerinde ipuçları verdiğini görüyoruz. Örneğin:
1. Thomas ve partide karşılaştığı modeliyle arasında şöyle bir diyalog geçiyor:
T: Senin Paris'te olduğunu zannediyordum.
M: Ordayım.
2. Thomas birlikte çalıştığı modellerine gözlerini kapatıp beklemelerini emrediyor. Bütün işlerini halledip tekrar stüdyoya döndüğünde modellerin hala orada beklediğini öğreniyor.
3. Lynn Redgrave'in Thomas'ın ev adresini nasıl bulduğu açıklanmıyor.
4. Parkta ilk karşılaşmalarında Thomas ve Lynn arasında şöyle bir konuşma geçiyor:
T: Herşeyi açıklamana gerek yok. Daha yeni tanıştık.
L: Hayır. Biz tanışmadık. Sen beni hiç görmedin.
5. Thomas'ın bir ressam arkadaşı çizdiği bir resim üzerine 'Çizerken hiçbir anlamı yoktur, ancak çizdikten sonra resimlerimi bir şeylere benzetirim.'', der. Daha sonra da resimleri bir şeylere benzetmenin dedektif hikayesindeki ipucu gibi olduğunu açıklar.
6. Thomas arkadaşıyla bir kafede otururken 'Keşke çok param olsa ve gitsem buralardan.', der ama film boyunca iyi görünümlü bir arabayla gezer. Sonrasında ise uğradığı antikacıdaki kızın işinden sıkıldığını ve artık başka bir ülkeye uçmak istediğini öğrenir. Belki de bu yüzden tahta bir pervane satın almıştır Thomas.
7. Kocaman parkın bomboş olması dahası cinayeti işleyenlerin ceseti parkta bırakıp kaçmaları. Gece yarısında Thomas cesedi parkta görür ama sabah geldiğinde yerinde yoktur. Katil onu götürmek istemediyse şimdi neden yerinde yoktur ceset? - Evet ceset orada yoktur çünkü artık Thomas onu görmek istememektedir.
Bütün bunların ötesinde Blowup tüm zamanların en ilham verici filmleri arasında yer almayı hakediyor. Sinemanın kalıplarını yıkan, filmin kendisinden çok mesajını, kimsenin gözüne sokmadan, vermesini bilen Antonioni şapka çıkartılası bir insan. Filmlerini hissettiği gibi çekmesi, anlatımı sıradan tutup öykünün altına mayınlar döşemesi, herşeyden öte sanatı seyirci için değil sanat için yapması, seyircilerinin zekasına güvenmesi, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını ısrarla vurgulaması açısından Antonioni gerçek bir üstad...
10/10
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Çok film izleyip bunları sindirmeyi seven birisiyle tanıştık sanırım :) Deniz blogumuza getirdiğin yenilik için sana teşekkür ederim. Ben daha ziyade müzik konusunda yazı yazmayı tercih ediyorum fakat yazılarını takip ediyorum. Umarım bizlerden sıkılmazsın, boynuzla kulakla uğraşırken :) Hoşgeldin
Sinema konusunda bir hayli ''heyecanlı'' aynı zamanda da ''istekli'' olduğumu dışardan bakan bir gözün anlaması çok da zor değil gibi. :)
Umuyorum bu isteğim hiç sönmez ve burada aranızda kalıp uzunlu kısalı yazılar yazabilirim. (Tabi daha sonra da başka mercilerde yer alırım inşallah) Ordan da takip edersiniz artık, değil mi?
Açıkçası yorumunda beni sevindiren en mühim nokta ''okunmuş olmak'' idi bu yüzden teşekkür ederim, fazlasını beklemiyorum. Okunduğuma ikna olayım yeter. :)
Malum yeni olduğum için eski konuları bir bir okumak meşakkatli olsa da kategori gözetmeksizin koyulan görece güncel yazılara gerekeni göstereceğim yani ikna olmak istediğim mefhumu... :)
Ben sıkılmaktan değil de asıl sizi sıkmaktan korkuyorum zaman zaman. :)
Yorum Gönder