23 Ağustos 2009 Pazar

Aşkın Süreci

Evet burda hep erkekler olduğu için yazılarda bu durum kendini gösteriyor ve ben bir ilk yaparak biraz rotayı değiştiriyorum ve aşktan bahsetmek istiyorum. Gayet basit bir şekilde :)

Bu süreci hoşlanma, aşk, sevgi, alışkanlık ve ayrılık ya da hoşlanma, aşk, sevgi ve evlilik olarak devam ettirebiliriz.

Bu hoşlanma süreci, gençler birbirlerini gördükleri anda ya da zaman ilerledikçe başlayabilir. Ve bu gençler zaman geçtikçe salaklaşırlar, gözleri birşey görmez, herşey tozpembedir onlar için. Zamanla bu durum aşka dönüşür ve herşey daha da güzel olur. Herkes çok iyi, mükemmel, birbiriyle ilgili, kavga ne kelime tartışma bile olmaz aralarında.

Tabi bu durum kızlarda farklı erkeklerde farklı gösterir kendini. Ama kızdan kıza erkekten erkeğe de farklılıklar olur.

Eğer işin gücün, bir uğraşın yoksa karşı tarafa adarsın kendini, sürekli onu düşünürsün, bütün planlarını ona göre yaparsın ve çevreni pek de önemsemezsin. Bu kız için de erkek için de geçerli bir durumdur. Ama eğer karşı taraf boş değilse, diğer taraftan gördüğü ilgiyi aynı şekilde gösteremeyecektir. Çünkü onun yapması gereken başka şeyler de vardır. Böylece diğer kişi sürekli ilgi beklemek durumunda kalacaktır.

Ve böylece zamanla güzel geçen birkaç aydan sonra sorunlar çıkmaya başlayacaktır: tartışmalar, kıskançlıklar, yasaklar, zamanla biraz da ilgi azalması ...

Eğer bu aksilikler düzenli olarak devam ederse bu iş biter ama sorun halledilirse devam edebilirler. Bu durumda saygı, karşılıklı anlayış ve sabır en önemli olanı. Eğer bunlar yoksa sevgi olmaz. Çünkü bir ilişkiyi yürütmek zor, herkes istediğin gibi değil sonuçta ;-)

13 Ağustos 2009 Perşembe

Çocukluğumuzun Çizgi Filmleri - 1

Herkese Merhaba,

Farkettim ki yine sevgili blogumuza uzun zamandır yazı yazmış değilim. O yüzden hem bişeyler çiziktirmek hemde benim gibi nostaljik takılmayı sevenlere faydalı olmak için çocukluğumda (Bu dönem benim için 1980 ler oluyor) severek izlediğim çizgi filmlerden bahsetmek istedim. O zamanlar baya bi çizgi film izlediğim için bunu malesef bir yazı serisi olarak yazacağım. Çizgi film diyorum çünkü sanırsam o zamanlar anime kavramı bu kadar yaygın değildi. Yanılıyor da olabilirim tabi.Konunun üstatlarından düzeltmelerini ve yorumlarını esirgememelerini rica ediyorum. Sevdiğim çizgi filmleri hem kendi hatıralarımdan hemde internetten biraz araştırarak paylaşmak istedim.


He-Man: Çizgi filminden önce Mark Texeira isimli bir şahıs tarafından mini çizgi roman olarak yayınlanmaya başlayan bir hikaye. Filmation tarafından çizgi filminin yapılması karar verilince, çizgi romandaki He-Man karakteri revize edilip hikayesi değiştirilmiş. Çizgi romanda; Eternian Kabilesinden olan barbar He-Man, çizgi filmde Eternia kral ve kraliçesinin oğlu olan Prens Adam’a dönüştürülmüş. Bunun dışında Castle Grayskull(Gölgeler Şatosu) ve He-Man’in meşhur kılıcı konusunda orijinal hikayeye sadık kalınmış. Tabi He-Man’in ikiz kız kardeşi She-Ra’yı da unutmamak gerekli. Hemen hemen herkesin bildiğini tahmin ettiğim için kısa geçiyorum.


Robotech: Tek bir çizgi film sanıyordum ama öğrendiğime göre farklı 3 adet serinin ortak ismiymiş. Bu 3 Seri toplamda 85 bölümden oluşuyor. Ülkemizde sanırsam sadece belli bir kısmı gösterildi. Seyredenler hatırlar; hikaye bir bölümde aniden değişivermişti. O zaman çocuk aklımla anlamamıştım. Meğerse TRT birden bire bir seriyi yayınlamayı kesip başka bir seriyle devam etmiş. Bu üç serinin adları; The Super Dimension Fortress Macross, Super Dimension Cavalry Southern Cross ve Genesis Climber Mospeada.Bütün dünyada çok geniş bir hayran kitlesine sahip olan Robotech’in seri animeler dışında uzun metrajlı anime filmleri de bulunmakta. Kendi başına bir tür yaratan (Macross veya Mecha), başarısından dolayı sürekli taklit edilen Robotech’i de anmamız gerekiyordu listemizde.


Voltron: Ülkemizde Voltran olarak okunur. Hangimiz izlemedik, sevmedik? Yapım ülkesi Japonyada 1984-1985 yılları arasında gösterilmiş. Sanırım bizim ülkemizede yine aynı tarihlerde veya 1-2 yıl gecikmeli geldi. Çeşitli araçların birleşip bir robot oluşturması ilk defa Voltron’da ortaya çıkmıştır. Bu anime’de başarısından dolayı çok taklit edilmiş demek istemem ama terkrarlanmış.



Clementine: Dışarıdan bakışta erkek çocukları pek sarmayacak bir hikaye gibi gözükse de, özellikle 6-7 yaşlarında herhangi bir çocuğu çok rahatlıkla psikolojik rahatsızlığa itebilecek bir Fransız Çizgi Filmi. Seyrettikten sonra yarım saat boş boş camdan dışarı bakmamı çok iyi hatırlarım JBunu herkes izlememiş olabilir; konusundan kısaca bahsetmek isterim. Ünlü bir savaş pilotunun kızı olan Clementine, 10 yaşında bir uçak kazasında felç olup, tekerlekli sandalyeye mahkum olmuştur. Bacaklarındaki felce bir çare bulmak için ailesiyle birlikte dünyayı gezmeye başlar. Bu seyahatleri sırasında bir yandan da Koruyucu Meleği Hemera ile birlikte iblis Malmoth’a karşı sürekli mücadele halindedir.Serinin yaratıcısı Bruno-René Huchez, hikayeyi, kendi çocukluk anılarından oluşturduğunu belirtmiştir. Serinin 2006 yılı

nda dvd si çıkmıştır. Dediğim gibi kesinlikle 6-7 yaşındaki çocuklara izletilecek bir çizgi film değil.


Les Mondes Engloutis: Ülkemizde “Kayıp Dünyalar” ismiyle yayınlanmıştır. Yine bir Fransız çizgi filmi. 26 bölümlük 2 Sezondan oluşan “Kayıp Dünyalar” dönemin Fransız çizgi filmleri gibi biraz bunalım bir atmosfere sahip. Hikaye kısaca özetlemek gerekirse; Dünya üzerinde yaşanan büyük bir felaketten sonra sağ kalanlar yer altına inip Arkadia kentinde güvenli bir şekilde yaşamaya başlarlar. Yer altında ışık ve hayat kaynağı olması için Tehra isimli yapay bir güneş yaratırlar. İnsanların yüzeye

dönmelerini engellemek için yaşlılar, eskiye ait her kaydı ve arşivi toplarlar ve kilit altına alırlar.Ama birgün Tehra isimli yapay güneş ölmeye b

aşladığında birşeyler yapılması gerekmektedir. Bir grup Arkadialı çocuk gizlice yasak kütüphaneye girip yüzeyle ilgili bilgileri öğrenince hikayemiz başlar. Dönemin çizgi filmlerine göre oldukça derin bir konusu olan “Kayıp Dünyaları” da saygıdan listeye aldım.


Space Adventure Cobra: Kısaca Cobra olarak da bilinmektedir. İlk önceleri ki sanırım 1974 yılıymış, manga olarak başlayan seri tutulunca ilk başta anime film sonrada anime serisi olarak çekilmiştir. Star Wars’daki Han Solo karakterine çok benzeyen Cobra, gemisiyle kaçakçılık,korsanlık yaparken bir yandan da acayip uzaylılarla uğraşmaktadır. İzleyenler hatırlayacaklardır, Cobranın normalde bir kolu Psychogun isimli bir silahtır ve doğrudan beynine bağlıdır. Azda olsa adult içerikli bir anime seyretmeyenlere tavsiye ederim.


Transformers: Anlatmaya gerek var mı? Çizgi filmin başarısından sonra, bu kadar yıl geçse bile Hollywood bu cevheri unutmadı. İki film çevrildi. Daha da çekilsin izleyelim. O araçların dönüşme sebebini kim hatırlamaz ki?


Thundercats: Orijini Amerika olmasına rağmen zamanının Japon animeleri kadar kaliteli bir seri. O kadar çok sevildi ki, Simpsons veya Sout Park gibi nispeten modern çizgi filmlerden önce en çok sezon gösterilen çizgi filmlerden birisi oldu. İlk sezonu yanlış duymadınız 65 bölümden oluşan arada uzun bir filmi bulunan ve 20 şer bölümlük 2,3 ve 4. sezonla devam eden mükemmel bir çizgi film.


Evet yazımız çok uzadı. Artık diğerlerini de öbür yazımızda inceleyelim. Görüşmek üzere der, esenlikler dilerim.



12 Ağustos 2009 Çarşamba

Road Runner

11 Ağustos 2009 Salı

Sonata Arctica - Broken



I was raised from a broken seed,I grew up to be an unwanted weed.
Ever faster the time exceeds me,little harder again to remember...you.

Held a torch for you,when lightning stroke me,once again,hope I died for the last time.
Only one I have a thing greater than you,little light on the sky every night.

Morning dew on the field,where I met you.
I was frozen a year,couldn't get through.
Got a sign,not a scar,on my shoulder, I am not quite the man you take me for...

Fell in love with the weakness within me.
Tried to force me the Ring and own me.
Guess you found what you'd think would oblige me,little version of me to consume you...

I'd give my everything to you,follow you thru the garden of oblivion.
If only I could tell you everything,the little things you'll never dare to ask me...

Do you really know me? I might be a God.
Show me that you care and have a cry.
How do you see me?... as the one?
Can you see my blood when I'm bleeding.
How can you love this exile,and how could I desire you.
When my pain is my pain and yours is too...

On this darkwinter's night.Darkness becomes this child.
Bless this night with a tear.For I have none I fear...

Seven lifes of a man,passed before me.
Seven graves,one for every love I've had.
Only once I have broken my so called heart.
Only one made me see why they cry.

Will I learn how to be one of you someday?
Will I still feel the eyes that behold me.
Will I hear what you think,when you see me?
Will it tear me apart if you feel for me...

I 'd give my everything to you,follow you thru the garden of oblivion.
If only I could tell you everything, the little things you'll never dare to ask me...

Do you really know me? I might be a God.
Show me that you care and have a cry.
How do you see me?... as the one?
Can you see my blood when I'm bleeding.
How can you love this exile,and how could I desire you.
When my pain is my pain and yours is too...

On this darkwinter's night.Darkness becomes this child.
Bless this night with a tear.For I have none I...

Little broken,always been,a part of you belongs to me.
You were never mine to love, but this all has made it easy for me...

Burning feathers, not an angel, Heaven's closed , Hell's sold out.
So I walk on earth, behind the curtains, hidden from everyone,
until I find a new life to ruin again...

On this darkwinter's night.Darkness becomes this child.
Bless this night with a tear.For I have none I fear...

On this deadwinter's night.Darkness becomes this child.
Bless this night with a tear.For I have none I fear...

Bir haftadır aralıklarla dinlemek olduğum eski bir şarkıyı sizle paylaşmak istedim. Ben çok sevdimn umarım sizde seversiniz...

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Piano Pasha Erdoğan Çaplı


Arkadaşlar, "müzik evrenseldir" cümlesinin kanımca tam karşılığını yıllar önce Amerika kıtasına bir Türk'ün götürmesi oldukça ilgimi çekti. Bunca yıl neden bu cevherleri hiç dinlemedim veya merhum Kerim Çaplı'nın babası olduğunu neden bilmiyordum acaba ?

Erdoğan Çaplı , amerikalıların değimi ile Piano Pasha Türkiyemizin yetiştirdiği önemli müzisyenlerden biridir. Türk ezgilerini 1955de yerleştiği New yorkda başarıyla icra eden Çaplı ayrıca Ankara devlet konservatuvarı yüksek keman bölümü mezunudur. New York'da Türk Haberler Büroları Müzik Müşaviri olarak çalışan Erdoğan Çaplı ayrıca Ankara radyosunda "Daldan dala" isimli program ile kendisine ün yapmıştır. Türk motifleri pianosunda başarıyla icra eden Piano pasha'nın 380 kadar bestesi vardır ve New York'un seçkin barlarında amerikalıları Türk ezgileriyle dans ettirmeyi daha babalarımız bile beşikte iken başarmıştır sevgili arkadaşlar. Aşağıdaki şarkı listesine bakınca zaten şaşkınlığınızı gizleyemeyip merak edeceksinizdir.

Merhum Kerim Çaplı'nın da babası olan Piano pasha iki LP doldurma şansını yakalamıştır. Bunlardan ilki Dot etiketi ile Piano Pasha (1959) diğeri ise Time etiketi ile The Exciting Rhytms of Piano Pasha (1961)'dır. İkisini de bulmak pek kolay değil ama tabi internetin ve mp3ün nimetleri olarak karşımıza çıkıyor. Tabi eğer 33lüklerini bulan olursa aranızdan ona ayrı bir güzellik düşünürüz :)

Son paragrafta kısaca Kerim Çaplı ile ilgili biraz bilgi vereyim. Merhum Kerim Çaplı 2004 yılında aramızdan beyin tümörü sebebiyle ayrılmış olup efsanevi Yavuz Çetin'in de dahil olduğu 90ların Blue Blues Band'de davul çalmıştır. Tabi babasıyla Amerikada yaşarken çok çok daha meşhur olan genç Kerim Monkees kayıtlarında çalmayı başarmıştır. O dönemler Monkees'in ön grubu olarak çıkan ve Monkees'den daha çok beğenilmesi sebebi grup tarafından ön grupluktan atılan gitarist'in arkasında da davul çalmıştır Kerim. Bu gitaristin adı sıkı durun Jimi Hendrix'tir !! Daha fazla bilgi için internetten kısa bir arama yapın Kerim Çaplı hakkında çok daha ilginç bilgiler edineceksinizdir.

Erdoğan Çaplı - Piano Pasha (1959)
http://rapidshare.com/files/112778220/Erdogan__apl__-_Piano_Pasha_MP3-sinbas.rar
01-Karadeniz Havası
02-Aman Avcı
03-Mevlana
04-Süt İçtim
05-Adanalı
06-Eminem
07-Üsküdar
08-Hoş Bilezik
09-Gül Nihal
10-Döktür
11-Kendi sesinden Tanıtım

Erdoğan Çaplı - The Exciting Rhytms of Piano Pasha (1961)
http://rapidshare.com/files/112781324/Erdogan__apl_-The_Exciting_Rhythms_Of_Piano_Pasha_1961-sinbas.rar
01 usküdara giderken
02 theme from exodus
03 granada
04 moon river
05 caravan
06 baubles, bangles and beads
07 up a lazy river
08 pasha's theme
09 misirlou
10 poinciana
11 blues a la turk
12 st. louis blues

7 Ağustos 2009 Cuma

Tatil İhtiyacı . . .

Evet arkadaşlar, bu tatil yazıları ardından bende bir tatil yazısı yaziim dedim. Benimkisi daha çok tatil ihtiyacı yazısı. bu tatili çok büyütüyorum gözümde sanırım. bir sene çalıştıktan sonra tatil hakkım olan 2 haftayı kazanmış durumdayım. ve bunun da yaklaşık bir haftasını o düğün senin bu düğün benim diyerek yemiş durumdayım. ve sonuç elimde 1 haftalık tatil kaldı. onada bir iki plan yaptık ancak şimdiden bitince noolacak korkusu sardı beni. hani böyle yaz tatilinin sonlarına doğru okul zamanları bi sıkıntı çöker ya içinize. ne oynadığınız oyundan bişi anlarsınız ne izlediğiniz televizyondan. Yada pazar günü hafta sonunun bittiğini iliklerinizde hissedersiniz.
İşte öyle birşey benimkiside. tek problem bu duygunun tatilin son günlerinde değil de, şimdiden içime oturmuş olması. Yani daha başlamamış bir tatil biticek diye üzülüyorum. Neyse hele bir başlasında, bakalım hayırlısı dielim o zaman.
onun dışında bir önceki bayram tatilinde 3, 5 günlük foça tatilimiz dışında doğru düzgün tatil yapmadan geçen bir sene var. Öyle yorgun hissediyorum ki. Sanırım yaşlanmak böyle birşey hehehe. sürekli bir şeyler eksik gibi, sürekli bir durgunluk, böyle yediğinden içtiğinden zevk alamama gibi belirtileri var bu tatil ihtiyacının. En azından benim belirlediklerim bunlar. bir konu üzerine uzun süre konsantre olamıyorsanız. dikkatiniz normalden çok daha çabuk dağılmaya başladıysa, sürekli bir halsizlik, yorgunluk ve uyku hali varsa, ne kadar uyusanızda yetmiyor ve daha da çok uyumak istiyorsanız, tamam demektir. Siz olmuşsunuz (;> sizinde tatile ihtiyacınız var.
o zaman bu kadar gevezelikten sonra bir iki tatil hayali resmi paylaşmak istiyorum. Sevgiler saygılar. Tatile gidip gelince detaylı tatil değerlendirme yazısını da atıcam.

Bahadır Akkuzu (1955 - 2009)



Teker teker kaymaya devam ediyor gökten yıldızlar. Barış abimiz çok yalnız kaldığını düşünmüş olmalı ki Bahadır abi de onu yalnız bırakmak istemedi. Türkiyede Anadolu Rock'ın öncü gruplarından Kurtalan Ekspres'in gitarı, Barış Manço'nun birçok şarkısını besteleyen ünlü müzisyen ve sanat adamı Bahadır Akkuzu dün kalp krizi geçirerek hayata 54 yaşında gözlerini yumdu. Tarzıyla, yorumuyla, görüntüsüyle Kurtalan Ekspres'in en renkli kişisi olan Bahadır abinin sevenlerine başsağlığı diliyorum.

6 Ağustos 2009 Perşembe

Yine Ankara

Hala birşey yazılmamış yazımın üstüne, herhalde dönüş için yazmam beklendi :P ok başlıyorum.

Hiç beklediğim gibi olmadı tatil, çok eğlendim demek ki sorun kalabalık gitmekte ve bir de yazlık eve gitmekteymiş :) Yemek olmayınca her akşam dışardasın haliyle yemek için sonra da gezme falan oooh beklemediğim şeylerdi, güzel oldu. Bir de 2 kişi gidince daha bir uyumlu olunuyor ona karar verdim, birbirini idare edebiliyorsun.

Yalnız yazları eve gitmekten dışardaki ortamı unutmuşum, Marmaris'te 3 çeşit tatilci var 1.si bizim gibi aileler, 2.si yabancılar, 3.sü de doğudan gelen tek amacı turist peşinde koşmak olan yaratıklar :) Bu kişiler gündüzden kimseyi bulamayınca akşam sahil yolunda kenarlara oturarak gelen geçeni süzüp laf atarak şanlarını denemeye devam ediyorlar.

Bu arada Marmaris'in barlar sokağıyla Bodrum'dakinin pek bi farkı yok gibi geldi , her ne kadar gidip oturamasamda 3 tane rock bar buldum, gidip oturamadım ama hepsinin de içine girebildim neyseki :) Bu tatilimin en ilginç günü de back street adlı klübe gidip annemle oturup bira içmek oldu hemde 2 dansçı kız ve gay bir danşçı eşliğinde :) Hatta annem fotomuzu bile çekti ama sonrada aklına geldikçe söylendi :) Aşağıdaki fotoda göreceksiniz ama korkmayın sakın :)

Bu arada photoshop programım olsaydı kesinlikle kendimi inceltirdim çünkü feci şişko çıkmışım, hıh

Off şimdi tatil de yaptık bitti geldik ne oldu eski halime geri döndüm ve yarın yine iş var ne sıkıcı :(