29 Şubat 2008 Cuma

Bişeyler Eksik AMA NEY?

Yolda yürümek artık çok zorlaştı arkadaşlar. Eskiden ben kaldırımlarda yürürdüm, hani araba falan çarpmasın diye, artık pek mümkün değil çünkü pek kaldırım kaldı denemez. Bildiğimiz, yolun kenarından yürüyorum artık ama aynı zamanda da yolun ortasındaymış hissi veriyor çünkü araçlar dibimden geçiyor. Her an ezilme tehlikesi ile karşı karşıya kalma riskindeyim (pek risk almasını sevmesemde). Bu sebeple yürürken bir kaç kişi yürüyor isek eğer askeri bir disiplinle yürüyoruz(neyse ki o displini aldık). İp gibi, tek sıra halinde. Bu şekilde yürürkende özellikle otobüs duraklarından geçerken dikkat etmemiz gerekiyor. Çünkü durakta durcaz derken daha bir yakından geçebilirler daha doğrusu yakından geçebilirken ezipte geçebilirler. Velhasıl artık yayaların işi daha bir zor. Hangi aracın hangi noktadan çıkıcağı pek mümkün olmayan yollarımızda, seçimler yaklaşırken çakma kaldırımlar yapan belediyeleri alkışlar maximum dikkat derim.

28 Şubat 2008 Perşembe

Her Sabah Modern Sabahlar Ama Artık Bazı YENILIKLER LAZIM

Bu program sanırsam yaklaşık 10 yıldır devam etmekte. Her sabah saat 07 – 10 arasında. Bazen 8 – 10 arasında, yani kısaca ben araba kullanırken bunlarda işlerini yapmaktalar. Kendileri gerçekten geyik ötesi bir program sunmaktalar. Çok komikler, çok entresanlar, çok eğlenceli adamlar. Ama (her zaman bir ama vardır) yahu birader şu demircan abi ve şenol günbayrak ne zaman bu programın içeriğinden çıkarılacak, yetmedi mi yahu. Neden her gün aynı saatte, ben araba kullanırken bu tiplemeler çıkartılıyor. Bir kasıt varmış gibi geliyor, bana. O iğrenç sesleri dinleyerek araba kullanmayı sevmiyorum, merakım bu tiplemeleri seven, beğenen modern sabahlar dinleyicileri varmıdır? Yoksa bir tek ben mi kılım bu tiplemelere? Zaten ben o sesi duyduğum anda CD’ye geçiş yapıyorum. Hiç uğraşamam sabah sabah vakitim kıymetli kardeşiiiiim.

Sorum şu bu 2 tiplemede zaten bir birinin aynısı. Sanırım ikiz kardeşler demircan abi ve şenol günbayrak bu tiplemeleri beğenen modern sabahlar dinleyicisi varmıdır? Varsa sayıları çokmudur? Yoksa herkes benim gibi mi düşünüp gıcık mı olmaktadır?

IT Crowd




Garip ve bir o kadar da komik bir diziden bahsetmek istiyorum sizlere. IT de çalıştığım zaman keşfettim bu diziyi ve sadece bir bölümünü izleme fırsatım oldu. ama baya bir güldüm. dizideki komikliklerden çok kendi halime güldüm. it sektorunde çalışanların yada bilgisayarla içli dışlı olanların mutlaka bir göz atmaları gerek bu dizizye die düşünüyorum.


dizinin yayınlanmış bölümleri hakkında bilgiye aşağıdaki adresten ulaşa bilirsiniz.(en azından bölüm isimlerine (;> )


http://epguides.com/ITCrowd/

ayrıca kısa bir örnek teşkil etmesi açısından şu link i de sizinle paylaşmak istiyorum;

http://www.youtube.com/watch?v=qB5re7yJoB8

27 Şubat 2008 Çarşamba

Lost: Via Domus

Eveet 3.sezondu 4. sezondu yok 6 sezon sürecekmiş yok bir film ile sonlanacakmış derken, kervana bir de oyun katıldı. Oyun içi video ları yada grafikleri beni pek etkilememiş olsada sanırım bu oyunu bir deneyeceğim. Ubisoft bence bir fiyaskoya imza atmaz diyerek haberi sizlerle paylaşayım istedim. Ayrıca Lost tutkunları da bence bu oyunu kaçırmaz. Aşağıda bulabildiğim haberleri sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

- Oyun daha once dizide geçmişinden bahsedilmeyen bir yolcunun hikayesini konu alıyormuş.
- Bildiğimiz mekanlarda gezinecek, ana karakterlerle interaksiyona girebilecekmişiz.
- Bir rivayete göre "duman" la da bir kapışmamız varmış.
- Tabiki amaç adayı canlı terk edebilmek :D
Oyun PC, xbox360 ve ps3 platformları için mevcut.
Kendi sitesine ulaşmak için:

http://lostgame.us.ubi.com/




26 Şubat 2008 Salı

Call of Duty

Belkide gelmiş geçmiş en iyi fps. Artık küfür etmekten vaz geçtiğim için daha doğrusu çalışmalarım sonucunda oyunu oynayabilme lüksüne eriştikren sonra kesildi de diyebiliriz. Oyunu anlatmak gerekmiyor tadı kaçmasın diye yoksa bruce willis ölüymüş olm gibi bir geyik icap edebilir. Modern zamanda geçen silahlarımızın üst düzel olduğu sniperla snipersız rahat bir şekilde oynanan ama aynı zamanda çok eğlenceli vakit geçirtiricek oyunlardan bir tanesi. Wolfinstien zamanlarından bu güne geldiğimize göre gerçekten çok yol kat ettiğimizide eklemek lazım. Rush,sinsice sürünme, komuflaj, oyunda bulucağımız noktalar olarak gözümüze

çarpıyor. Oyunun grafikleri çok sağlam su olayını çözmüşler ıslanmışım gibi geliyor bazen. 1440*900 çözünürlükle oynuyorum ve gayet memnun kaldım. Yapay zeka fena değil eskilere göre daha iyi. Oyunu denemenizi tavsiye ederim. Call of Duty ilk çıktığı oyundan beri yenilikler getiren oyun yapısı sayesinde çok daha ilerde en azından diğer fpslere göre.

25 Şubat 2008 Pazartesi

ColorOn



Müthiş bir fikir, makyaj malzemelerinin kullanım alanının dünya çapında ne kadar fazla olduğunu herkes biliyor.Böyle girişimci ve yenilikçi bir fikri tebrik ediyorum.Bu uygulamayla göz üstüne çok yaratıcı tasarımlar uygulamak mümkün oluyor ayrıca göz üstüne makyaj yapma süresini inanılmaz kısaltıyor.Şu anda fiyatları astronomik, 10 tanesi 30 dolar.

Kıtır Mıtır At Konutkent;Ment

Bazı arkadaşlar ciks bir yer olarak ifade etsede bence hem yapısı hemde biranın fiyatı açısından ciks bir yer olma yolundan uzak gibi duruyor. Tamam tunalıda ki kıtırdan oldukça farklı bir mekan etrafta kırmızı ya da mor saçlı kızlar dolaşmıyor. Sakalları kendi boyunda olan ZZ Top kılıklı, sarhoş amcalar takılmıyor bu mekana, ya da kıtırın o bildiğimiz fast food vari self servis; aldığını öde iç, mentalitesinden uzak klasik barları andıran bir havaya bürünmüş olması ya da enteresan bir şekilde eli yüzü düzgün kızların bu mekana gelmeleri takılan insanların daha üstlerine başlarına dikkat etmeleri ciks olduğu anlamına gelmesini sağlamaz.

3 katlı olan mekanda dart bile olduğu düşünülürse aslında gidelesi yüksek bir mekan olduğunu düşündürüyor bana. Ama o kıtırın sıcaklığı yok yani masaların bir birine yakın olduğu devamlı dolu olan, masa bulmakta genelde zorlanılan kıtırdan uzak diyebiliriz. Kalabalık gidilmesi dışında herhangi bir yer problemi pek çıkmıyor. Mekanın odun garsonları dışında bence pek bir eksik yokmuş gibi duruyor. Belki çok daha fazla masa konabilirdi mekana veya biraz daha değişik bir iç dizaynla çözülebilirdi belki ama bu haliyle de hiç fena olmayan gidilesi bir mekan.

Ps:Elimde kıtırı ifade edicek ya da belirticek bir fotoğraf olmadığından dolayı foto koyamadım.

Serzeniş-1

Gece saat bir olmuş. Yatmadan önce blogumuza bakayım dedim. Birde ne göreyim.Benim hakkımda poll açılmış.Bloodlust hadım edilsin mi edilmesin mi? Hemen bloga login olarak bende oyumu evet olarak kullandım:D Şimdi benim kendi adıma evet oyu kullanmamın elbette bir sebebi var ama benim dışımda evet diyen arkadaşların sebeblerini gerçekten merak ediyorum. Birde galiba tek bir arkadaş çıkıntılık yapıp hayır demiş. Oda neden hayır dedi acaba? Sürekli bir muhalif olma durumu mudur? Yoksa bir anarşistlik midir? Bir çıkıntılık yapma kaygısı mıdır? Bu işler kesin fücur'un başının altından çıkıyor eminim. Ama böyle hadım madım ulu orta oya sunulacak şeyler değildir. Acaba pollu açan arkadaş hadımda yanına yandaş mı arıyor? Yorumlarınızı bekliyorum.

23 Şubat 2008 Cumartesi

Pinkfloyd 2008 kıbrıs konseri ?!?

kış olduğu düşünüldüğünde güzel bir bahar gününü daha çok andıran bu gün yürüyüşe çıkmıştım. sevdiğim bi abim le karşılaştım. kendisi akşam barında verilecek moğollar konserinin son hazırlıklarını yapmaktaydı. yazın yaklaşan konser maratonu hakkında sohbet etmeye başladık. ve sonra bombayı patlattı. "bu arada David Gilmour kıbrısa geliyormuş" dedi ve beni bitirdi. hadi canım dedim. bu kadar şanslı olamam dedim. roger izledik, ki bu dedikoduyu aldığım abimde konserdeymiş, şimdi bi de gilmour mı izliycez dedim. ve hemen içim kıpır kıpır etmeye başladı. kıbrıs yeşil hat konseri gayet mantıklıydı. berlin duvarından sonra olası pinkfloyd konseri. yani neden olmasın dı hemen sarıldım telefona, fucuru aradım. abi dedim gilmour kıbrıs konseri haberin varmı dedim. hadi canım dedi. hemen yaptık planı iki dakkada telefonda mersine gidiliyor ordan feribotla geçiliyor kıbrısa. baya bi sevinçli geçirdim günü akşam eve geldim. bu haberi Derleme de duyurmalıyım dedim. başladım araştırmaya, biletler ne kadar konser tarihi ne. ve acı gerçekle yüzleştim. Resmi kaynaklar tarafından doğrulanmamıştı haber. daha da acısı olası kıbrıs konseri mayıs ayında olucaktı tabi bu acı kısmı diil acı kısmı olası konserde roger waters ın olacağı. david gilmour olmayacak sadece roger. ve işte hüsran sanırım david amcayı dinlemek için biraz daha beklememiz gerekicek. kıbrıs konserine gelince ben roger waters ı canlı izledim kelimesini söyleye bilen deserthawk fucur ve happyowlironic ten biriyim belki figment te bende bi kısmını telefondan canlı dinledim diyebilir. kalanlar gitsin görsün dünya gözüyle diyoru. tabi bu konser şahir efsanesi olmaktan öteye geçerse, müzik dünyasından asparagas haberlerle karşınızdaydım. sevgiler saygılar. . .

Megan Fox



Megan Denise Fox, (born May 16, 1986) is an American actress and model, perhaps best known for her roles on the television series Hope & Faith and in the 2007 film Transformers


Bir haftadır aklımdaydı bu yazıyı yayınlamak ama hep unutuyordum bir baktım ki sayfaya güzel iki tane bayanın resimleri o zaman bende bu bayan hakkındaki yorumları alayım o zaman, ilk yorum benden; bence aşık olunası bir bayan... ;)

22 Şubat 2008 Cuma

Uydu Rize’ye mi düşecekmişşşşş????

Bu haberi paylaşmak istedim.

Rize’de iki köy muhtarı,” yörüngesinden çıkan ve Pasifik Okyanusu üzerinde imha edilen uydunun parçalarının dünya üzerine düşeceği” açıklamasını, “Rize’ye düşeceği” şeklinde anlayınca cami hoparlöründen anons yaptırdılar.

Yörüngesinden çıkan ve atmosfere girmeden önce Pasifik Okyanusu üzerinde imha edilen ABD uydusunun, toksin madde içerdiği belirtilen parçalarının dünya üzerine düşebileceğinin açıklanması üzerine, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, parçaların nereye düşeceğinin belli olmaması nedeniyle bütün valiliklere, vatandaşların duyarlı olması yönünde bir uyarı yazısı gönderdi.

Rize Valiliği de, gelen yazıyı sağlık kuruluşlarına iletti. Haber kulaktan kulağa yayılırken, merkeze bağlı Ambarlı ve Karasu köyleri muhtarları, “dünya üzerine düşeceği” ifadesini “Rize’ye düşeceği” şeklinde anlayıp, cami hoparlöründen anons yaptırdılar.

Anons halk arasında paniğe yol açınca, Valilik devreye girdi, konuşmalar sonucu, muhtarların yanlış anladığı ortaya çıktı ve tekrar bir anons yapılarak, durum izah edildi, paniğe gerek olmadığı duyuruldu.

Rize Valisi Kasım Esen, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünden gelen yazının, sağlık kuruluşlarına gönderildiğini belirterek, “Muhtarlar, sağlık yetkililerinin kendi aralarındaki konuşmaları duymuş. Her yere düşebileceği izlenimine varınca, kendi köylerine de düşebileceğini düşünerek, camiden anons yaptırmışlar. Muhtarlar kulaktan dolma bir şeyi yanlış anlayınca, bu sonuç ortaya çıktı” diye konuştu.

Kendisinin bu yönde bir talimatı olmadığını ifade eden Esen, “Köylülerin paniğe kapılmasının ardından yetkililer inceleme yaptı. Konunun yanlış anlaşıldığı tespit edildi. Ardından ikinci bir anons ile olayın yanlış anlamadan kaynaklandığı anons edildi” dedi.

Burcu Esmersoy Vs Tuğba Ünsal

Ekranların iki güzel bayanı dikatimi çekti geçen akşam. Tv de izleyecek birşey bulamamıştım her zaman olduğu gibi sonra bir tolkshow da tuğba ünsalı gördüm. hemen ardından kanal değiştirirken Burcu Esmersoy a rastladım. ve başladım ikisini karşılaştırmaya. hangisinin daha güzel olduğuna karar veremedim. bu gün geçtim internetin başına ve biraz araştırma yaptım ama hala kararsızım. Sizce hangisi daha güzel ?!?
Burcu Esmersoy




Burcu Esmersoy Ntv de spor spikeri.

Tuğba Ünsal






Tuğba Ünsal Çogunuzun bildiği gibi bir oyuncu.

(spor no xxx)

Knight Rider (2008)




Evet efendim adından da anlaşılacağı üzere 80 lerin unutulmaz dizisi geri döndü. Döndü ama nasıl...Eskiden bir Trans Am olan KITT imiz bu sefer (tabi Ford un sponsorluğunda) yeni KITT bir Ford Mustang Shelby Cobra. Bu arada bilmeyenler yada unutanlar için KITT,"Knight Industries Two Thousand"'ın kısaltması :D.

Neyse dizinin pilot bölümü geçenlerde yayınlandı, yaşlı bir amcanın evine elektrik kesintisini bahane ederek gelen kötü adamlarla başlıyor dizi. Daha sonra bu yaşlı amcanın gizli Knight projesini yürüten ve oluşturan şahsiyet olduğunu da öğreniyoruz. Genç 1 kız ve yeni Maykıl Nayt'ımızın(çocuğun adı Maykıl hakikaten) da olaylara karışmasından sonra olaylar gelişmeye ve karışmaya başlıyor. Silentmoon arkadaşımızın yorumladığı gibi arada bir türk filmi havası da yakalayan bölüm, bence dizinin eski karaşimşek tadında olmasa bile eski tatları arayanlar için ideal. "Süper araba yine herkesi patakladı bu hıyar şöför de anca kızları kesti" olayı tabi ki burada da olacak.

Yazıcak daha fazla bir şey bulamıyorum, ben izledim sevdim sizde izleyin diyorum :D


21 Şubat 2008 Perşembe

Çanak


Merhaba sevgili blog sakinleri. Uzun zamandan beri yazmadığımın farkındayım. Benim yokluğumda, blogumuzun kalitesinin yükseldiğini ve hitinin arttığını gözlemleyerek bu işe bir dur demem gerektiğini farkettim:) Daha önce sevgili fücur arkadaşımız, istanbuldaki konserler hakkında yazdığım yorumumda bahsettiğim "çanak" konusunu biraz açmamı istemiş. Çanak konusu birçok yönden icelenebilecek bir olgu. Ama tabiki ben burda blogumuzun kalitesini de gözeterek, bu konuyu tamamen bilimsel yönden incelemeyi, kesinlikle siyasi, ideolojik konulara girmemeyi kendime görev edindim. Konu "çanak" olunca başvuracağımız bilim dalı anatomi oluyor. İnsan vücudunda çanağı oluşturan temel iki kas mevcuttur.

1.Gluteus maximus: Bu kas insan vücudundaki en güçlü kaslardan biridir. Asıl işlevi kalça ekleminin
ekstansiyonudur. Örnek vermek gerekirse koşu ve atlamadaki squat (çömelme) pozisyonundan
dogrulma hareketi. Veya dizleri kırmadan bacağı arkaya doğru kaldırma hareketi. Ayrıca, gövdenin öne dogru asırı eğilmesini de engeller. Yine örnek vermek gerekirse Kayakla iniste ya da sürat pateninde oldugu gibi. Gluteal kaslar zayıfladıgında, bu durum asırı bir lomber lordoza ve kisinin "çukur belli" olusuna yol açar. Bütün bu işlevlerinin yanı sıra özellikle bayanlarda hoş bir görünüm için bu kas çok önemlidir. Ne kadar yuvarlak ve sıkı olursa o kadar makbuldür. Gluteus maximus kası kadar önemli olmasada "çanak" konusunu tamamlayıcı bir diğer kasta Gluteus mediustur.
2. Gluteus medius: Yürüyüş ve koşuda, destek bacağından salınan bacak tarafına dogru pelvisin egilmesini önler, böylece dik duruşun korunmasına yardımcı olur. Bu kasın paralizisi (felci), normal hareketi belirgin derecede bozar ve "ördekvari" bir yürüyüşün gelişmesine yol açar. Gluteus maximus kadar olmasada hoş bir "çanak" görünümünü tamamlayıcı kas olarak önemlidir.

Sevgili fücur arkadaşımızı ve diğer sevgili blog sakinlerini bu konuda bir nebzede olsa aydınlatabildiysem ne mutlu bana.

Saygılarımla...

Groundhog Day

Groundhog Day Bill Murray’in oynadığı 1993 yapımı bir film. Aslında filmin işlediği konusu ile Groundhog arasında pek bir bağlantı yok. Çünkü bu günün manası bir sıçandan baharın gelip gelmediğini anlamaya çalıştıkları ve bunu her yıl yaptıkları geleneksel bir gün. Film ise manasız bir insan olan bir muhabirin(bill murray) devamlı olarak aynı günü yaşaması. Aralarındaki tek bağantı yaşadığı günün, o geleneksel gün olması. Bu şekilde bayaa bağlantılı oldu aslında.

Film gayet normal başlıyor. Festival hakkında bilgi vermek, röportaj yapmak için bir kasabaya gidiyorlar. İşlerini bitirip gitmek istediklerinde yolların karla kapalı olamasından dolayı tekrar kasabaya geri dönüyorlar. Ve ertesi gün olduğunda tekrar aynı günü yaşayan bir bill murray karşımıza çıkıyor. Sabah bir önceki gün olan konuşmaların aynını tekrar eden insanlar aynı parça ile uyanmalar, aynı çukura girmeler, aynı kazalar. Her günü farklı yaşamaya çalışmaktan gına gelen bir bill murray oluyor bir süre sonra. Kendini öldürmeye çalışıyor ama onuda beceremiyor çünkü gene aynı saatte aynı repliklerle uyanıyor. Başta sinirli bir adam olan bill murray, bakıyor bundan kurtuluş yok olayı akışına bırakıp yaşamaya başlıyor. Gidip piyano dersi falan alıyor o konuda kendini geliştiriyor. Sonra buzdan heykeller yapabiliyor. Bir süre sonra kendisini sanata vermiş de diyebiliriz gibi geldi. Çok eğlenceli ve çok zevkli bir film.

Şimdi şöyle düşünün bir günün her dakikasını her saniyesini bilseniz ne yapardınız. Oturduğunuz yerden; kimin bilgisayar kullandığını, kimin spor yaptığını, kimin hasta olduğunu, kimin arabasının çalışmadığını, kimin otobüste olduğunu bilseniz ne yapardınız, ne kadar dayanabilirdiniz.

Bir de şöyle düşünün, bir önceki pragraftaki gibi biliyorsunuz her şeyi ama her günü de farklı yaşıyorsunuz. Mesela biriyle bir gün spor yapıyosunuz, ertesi gün otobüse biniyorsunuz, bir başka gün bir kazayı önlüyorsunuz. Sizin çevrenizde dönen bir yaşam gibi geldi bana çok eğlenceli durmasada.

20 Şubat 2008 Çarşamba

Intacto



Türkçeye Bahis adıyla çevrilmiş. en azından benim elime geçen hali oydu. ilginç bir film. Şans üzerine oynanan büyük bahisler hakkında. hatta şansın nasıl insandan insana geçtiği hakkında. Çok çok iyi bir film olduğunu söyleyemiycem ama bunun yanında kötü bir film de diil. İzlenebilir. hatta benim düşünceme göre ortalamanın üzerinde iyi bir film. farklı çünkü. bende bir bedevi olarak şans kavramıyla ilgilendiğim için bana ilginç gelmiş olabilir. Bence izleyin ve siz karar verin. İyi seyirler...


IMDB sayfası:

Lacuna Coil - Within Me Limited Japanese Edition 2007


Lacuna Coil grubu tarz olarak Anathema tarzında soft rock ile hard rock arasında gidip geliyor ve vokal olarak Nightwish i andırıyor. Açıkçası benim sevidiğim bir grup uzun zamandırda dinleyemiyordum geçen haftalarda yeni en azından benim için yeni olan albumlerini dinlemeye başladım hoşuma gitti sizinde fikirleriniz alayım dedim....


01. within me 03:41
02. virtual environment 05:23
03. closer (acoustic version) 03:30
04. tightrope (live) 04:57
05. fragile (live) 04:40
06. to the edge (live) 03:28
07. our truth (live) 04:22
08. heaven's a lie (live) 05:22
RapidShare

19 Şubat 2008 Salı

Velib'




Velib, büyük şehirler için tasarlanmış bisiklet kiralama servisi anlamına geliyor.Şehrin belli bölgelerinde en az 10-15 adet bisiklet bulundurmak üzere bisiklet kiralama istasyonları kuruluyor.Bu istasyonlarda herhangi bir görevli çalışmıyor, kahve otomatındaki gibi paranızı atıp bir bilgisayarla muhatap oluyorsunuz oda size bir adet bisiklet tahsis ediyor ve ne kadar süre kullanabileceğinizi, işiniz bitince en yakın hangi istasyona bırakabileceğinizi söylüyor.Büyük şehirlerdeki trafik sorununu hafifiletebilecek akıllı bir alternatif olduğu kesin.



İlk olarak Paris te uygulanan sistem şimdilerde Londra'da da uygulanıyor.Fiyatlar ise çok ilginç.Bisiklet kiralamak için kredi kartınıza bağlı bir Velib üyeliği satın alıyorsunuz ve bu üyelik için bisikleti çalıp gidersiniz diye sizden 150 euro depozite ücreti alınıyor.Sonrasında ise kira fiyatları şöyle :

time 30 min 1 h 1 h 30 2 h 5 h 10 h 20 h
rate free 1 € 3 € 7 € 31 € 71 € 151 €

(İlk 30 dakikasının ücretsiz olması çok güzel birşey ve kesinlikle trafik yoğunluğunu düşürebilir)

KumaGames



Kuma Games, reklam destekli online oyun oynayabileceğiniz bir hizmet.Kuma Gamesi diğer online oyunlardan farklı kılabilecek özelliği ise oyunların senaryosunun bir dizi gibi düşünülmesi ve her hafta yeni bir dizi bölümü gibi oyunu karşılıklı oynayabilmeniz.Sponsorluk yapan şirketler arasında Dell, Mcdonalds,History Channel gibi şirketler var.Şu an 5 ayrı online oyun hizmeti veriyor bunlar,


Dogfights
History Channel ın sponsorluğunda yayınlanan oyun dizisinin yeni bölümleri, History Channel daki Dogfights belgesel dizisinden hemen sonra oynanabiliyor.

The Kill Point
Spike adlı vidyo paylaşım sitesinin desteklediği, polislerle soyguncuların arasındaki catışmaları konu alan bir oyun.

Shootout!
Yine History Channel ın katkısıyla 2. dünya savaşı belgeselini izledikten sonra oynayabiliyorsunuz.

KumaWar
KumaWar amerikanın Irak'a yönelik saldırısını konu alıyor.

DinoHunters
Fantastik bir hikayeye sahip oyunda dinozor avcılığı yapıyorsunuz.Oyunun Lost dizisi için yapılmış özel bir bölümü de var.


18 Şubat 2008 Pazartesi

Bip Bippadotta


Bip Bipadotta kimdir diyenleriniz olabilir aranızda ama resmi görünce hemen tanıyacaksınız Muppet show daki mah na mah na yada dier adıyla mına mına şarkısı söyleyen muppet karakterinin adıdır. şimdiye kadar izlediğim en başarılı videolardan biridir bu arada mah na mah na şarkısının videosu (;> bu arada size bu karakterin oynadığı başka videolarında linklerini vermek istedim



Mah Nà Mah Nà
Fat Cat
Air
Scratch My Back
http://www.youtube.com/watch?v=I3crslQyVbQ
ayrıca karakter hakkındaki detaylı bilgiyi burdan edine bilirsiniz (;>
http://muppet.wikia.com/wiki/Bip_Bipadotta
birde bulabildiğim şu klip var görüntü kalitesi kötü olsada karşıt kelimesini bir çocuğa daha iyi nasıl öğretebilirsin bilemiyorum (;>

Bright Blind



Çok güzel tasarlanmış bir lamba.Görünüşte bir pencerenin önünde duran panjur gibi, açmaya çalıştığınızda üzerindeki ışıklar kademeli olarak yanarak duvardan gelen bir ışık demeti sunuyor.
Boş bir duvara birkaç tane monte edildiğinde çok güzel bir görüntü olur bence.Tasarımcısını kutluyorum :D

Solak Olmak

Gerçekten zor bir durumdur. Ben yaşadığımdan biliyorum. Baz şeyler sizin için yapılmamıştır. Kesinlikle siz ön planda değilsinizdir pek çok şeyde.

  • Adamlar mouse çıkarırlar özel sağ el için birde 100 ytl falan olur mesela özel oyun mouse derler mesela adınada adamları en hızlı siz headshot yapın gibi birde ibare koyarlar ama bunlardan solaklara yoktur.(Tamam çok süper bir örnek olmadı)
  • Gitar çalıcaksınızdır mesela solak olduğunuz için problem yaşarsınız çünkü size göre gitar neredeyse yoktur.
  • Sınav olucaksınızdır, hemde kolçaklı sırada o zaman sınava biraz erken gitmeniz gerekir çünkü kendinize sol kolçaklı sıra bulmanız gerekmektedir. Sağlar da olmaz beceremezsiniz.
  • Yemek yemeden önce strateji belirlemeniz lazımdır. Çünkü milletle çarpışmaktan gına gelmiştir. En uygun yeri seçer oraya oturursunuz.
  • Yazılar bile sağlaklar için yapılmıştır. Yazarken biz yazdıklarımızı görmeyiz mesela okuyamayız neler yazdığımızı.(O yüzden bilgisayarda yazmaya alışmak çok faydalı oldu.)
  • Dolma kalem kullanamamaktır.(neyse ki kullanmıyorum veya kullanamıyorum)
  • Makası alıp hiç bir şey kesemessiniz. Kağıt bumburuşuk olur.(ister istemez kendinize göre metodlar bulursunuz.)
  • Böyle saçma sapan zamanlarda yemek yerken özellikle hani şu stratejiyi olayını beceremesseniz eğer. Aaa sen solakmısın nasıl öle yemek yiyebiliyosun solla gibi saçma sorularla uğraşmak zorunda kalabilir insan (aha böle)

Bir noktadan sonra herşeyi kendinize göre ayarlamaya başlarsınız. Kimseyi sallamassınız mesela kimse sizin mouse’nuzu kullanamaz veya gitarınıza uzaktan bakabilirler anca. Size göre olan size göredir çünkü. Belki bir nevi intikam(saçma sapan mesela :P).

17 Şubat 2008 Pazar

Piero Umiliani



1926 da Floransa, İtalya'da doğan besteci Piero Umiliani müzik hayatı boyunca 150 den fazla filmin müziklerine imzasını atmıştır.1960 ların İtalyan caz film müziklerine yön veren sanatçının en tanınmış çalışması muppet show'da da sık sık yer verilen Mah Nà Mah Nà olmuştur.Günümüzdeki film müziklerine de katkısı bulunmakta olan sanatçının Ocean's Twelve, Kill Bill gibi şimdiki film müziği bestecilerinin de tercihi olmuştur.Özellikle Ocean's Twelve de yer alan Crepuscolo Sul Mare şarkısı en favorimdir.Bossa Nova veya "cinematic jazz"tarzının en iyi temsilcilerinden biri olan Piero Umiliani yi bütün caz ve bossa nova severlere tavsiye ederim.

Albümleri

15 Şubat 2008 Cuma

Pulp Fiction (1994)

Arkadaşım ben bu filmi eleştirmem. Eleştiricek hiç bir noktası yok çünkü 10 üstünden 11 veriyorum, hatta 12 veriyorum. Müthiş bir film izlemeyenler hemen hiç vakit kaybetmeden oturup izlesin. Ama eklemek istediğim nokta beğenmeyedebilirsiniz. Bu filme daha eh işte fena film değilmiş diyenini daha duymadım, ya insanlar beğenir ya da beğenmezler ortası yoktur. Dün akşam sevgililer günü olması dolayısıyla dedim ki kendi kendime bir film izlemek gerek, ve Pulp Fiction’ı izlemekte karar kıldım. Çok mu alakalı; hayır değil ama film güzel arkadaşım oturup eğlenerek film izlemek gibisi yoktu.

Filmin konusunu bilmeyenler için anlatmayacam çünkü zaten ünlü bir film bla, bla yapmak istemiyorum adından dolayı izleyin konusundan dolayı değil. eee biraz markacılık oldu aslında ama, olduğu kadar. Film kadro sağlam; John Travolta, Uma Thurman, Samuel L. Jackson (bu adamın her filmi izlenir), Bruce Willis (bununda her filmi izlenir.), Ving Rhames gibi ünlü isimlerden meydana geliyor. Kadro böyle olunca oturup izliyorsun. Bide yönetmeni ve filmin yazarı Quentin Tarantino olunca değme keyfine. Filmde benim en çok hoşuma giden taraflarından bir tanesi konuşmalar, bu kadar anlamsız saçma sapan muhabbetler olamaz ama gerçekten de hayatımız bu saçma sapan muhabbetler üstüne kurulu olmasından kaynaklandığı için ilgi çekiyor. Sonra çekimler çok enteresan, bir yemek sahnesi var. Çekimi kesmeden yaklaşık bir 6-7 dk. geçiriyorlar ve kesinlikle sıkmadan geçiyor. Kurgu kısmında da hoplayıp zıplama metodunu kullanmışlar, olaylar bir bütün olsada 3-4 parça olayı bölüp bir birinden gösteriyorlar zamanda değişiklik yapıp geriye gidiyor olayın başını gösteriyor sonra sona gidip sonucunu gösteriyor.

Gelelim filmin müziklerine:(parça isimlerini belirtim yorumunu fucura bırakıyorum)

1. Misirlou - Dick Dale & His Del-Tones

2. Royale With Cheese - John Travolta

3. Jungle Boogie - Kool & The Gang

4. Let's Stay Together - Al Green

5. Bustin' Surfboards - The Tornadoes

6. Lonesome Town - Ricky Nelson

7. Son Of A Preacher Man - Dusty Springfield

8. Bullwinkle Part II - The Centurians

9. You Never Can Tell - Chuck Berry

10. Girl, You'll Be A Woman Soon - Urge Overkill

11. If Love Is A Red Dress (Hang Me In Rags) - Maria McKee

12. Comanche - The Revels

13. Flowers On The Wall - The Statler Brothers

14. Personality Goes A Long Way - John Travolta

15. Surf Rider - The Lively Ones

16. Ezekiel 25:17 - Samuel L. Jackson

Artık naapcaz bilmiyorum ? (2008 Konser çılgınlığı)

Yok yau bu böyle olmayacak... :)
Bir saat önce istanbulda yaşayan bir arkadaşımın attığı mesaj doğrultusunda bilgilendiriyorum sizi. Detaylar tekrar bu yazı altında can bulacaktır. İyi geceler

14 Mayıs Bryan Adams - İstanbul-Arena
20 Mayıs Kylie Minogue - İstanbul
6 Haziran Jethro Tull - Istanbul - Biletix duyurusu
13 Haziran Mark Knopfler - İstanbul Arena
13 Temmuz Judas Priest - İstanbul -
19 Temmuz Rage Against The Machine - İstanbul
20 Temmuz Bon Jovi - İstanbul
23 Temmuz Björk - İstanbul
27 Temmuz Metallica - İstanbul
30 Temmuz Lenny Kravitz - Istanbul

14 Şubat 2008 Perşembe

14 Şubat


Klasik özel gün yazısı, gavur dediğimiz kapitalist yaratıkların ceplerine biraz daha para girmesini sağlayan günlerden bir başkası. Pek çok insanın asabını bozan, bir o kadarının cebini bozan, bir kısmı mutlu eden günlerden bir tanesi. Çiçekçilerin zengin olduğu tarih. Bakın dikkatinizi çekiyorum. SEVGİLİLER günü yani evliler günü değil yada arkadaşlar günü değil. Eğer sevgiliysen kutluyabileceğin bir gün.

Manasızlığa gel!!!

Kökeni, Roma Katolik Kilisesi'nin inanışına dayanan bu gün, Valentine ismindeki bir din adamının adına ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkmıştır. Bu sebeple bazı toplumlarda "Aziz Valentin Günü" olarak bilinir. Valentine kelimesi, Batı medeniyetlerinde hoşlanılan kişi veya sevgili anlamlarında da kullanılır. Yani zamanında bir din adamı olan Valentine’den(bir insanın ismi nasıl sevgili olursa artık) çıktığı iddaa edilmiş sonra din bayramı olarak kaldırılmış ama sevgililer olayı yanlış anlayıp kendilerine çekmişler. Bu kadar bencillik olur. Bir de yaptığım araştırmaya göre 14 Şubat’ta 1 Milyar kişi bir birine kart gönderiyomuş. Bravo!

Sevgililer günü adetleri

· Sevgililer günündeki en yaygın uygulama eşe ya da sevgiliye verilen karttır. Bu kartlara sevgi mesajları, aşk şiirleri vs. yazılır.

· Özellikle batı medeniyetlerinde, sevgilisi olmayanlar hoşlandıkları kişilere kart gönderir. Alıcı kişi, içinde genellikle "Sevgilim olur musun?" yazan bu imzasız kartın kimden geldiğini bulmaya çalışır.

· Sevgililer gününde hemen herkes sevgililerine veya eşlerine bu günün ruhu ile bütünleşen, karşı tarafa sevgilerini anlatan hediyeler verir. Bu hediyelerin başında çiçekler ve çikolata gelir.

· Sevgililer Gününü çiftler genellikle başbaşa geçirirler. Başbaşa gidilen romantik bir yemek, ya da evde hazırlanan romantik bir sofra en yaygın kutlamalardandır.

· Çiftler, Sevgililer Günü'nün gecesinin de özel olması için çaba gösterirler. Kimi çiftler, bu güne has, cinselliği ön plana çıkarıcı kıyafetler ve iç çamaşırları alırlar. En çok tercih edilen renk, tutkuyu sembolize eden kırmızıdır.

· Bunların yanısıra, Sevgililer Günü çok sayıda evlenme teklifinin de gerçekleştiği bir gündür.

PS: 5. maddeyi tuttum açıkcası. Aman noluyoruz 1 sn. (neden illa o gün)(düzgün görmek istiyorum ben bu yazıyı if mif olmasın diyorsanız mozilla firefox önerilir)

13 Şubat 2008 Çarşamba

Previously In Lost

Previously in lost sözcüğünü duymayalı bayaa bir olmuştu. Evet lostun yeni sezonu başladı. Dengeler değişti. Zamanlar değişti. Olayların boyutu bambaşka bir noktaya geldi. Tüm zamanların en iyi dizileri arasında Lost 4. sezonuyla bomba gibi geldi. Başlamayanlara bir an önce başlayıp dizi alemine kapağı atmalarını tavsiye ediyorum.

Lost Oceanic hava yollarındaki bir uçağın bir adaya düşmesinden sonra, sağ kurtulan 45 yolcunun hikayelerini anlatmaktadır. Garip enteresan olayların geliştiği bu ada da nelerin olabileceğini kimse bilmemektedir. Ve olaylar gelişir. Jack ekibin lideri ve doktoru. Sayyid eski bir Irak askeri. Kate bir kaçak ama çok güzel bir kaçak. Sawyer allahına kadar bir dolandırıcı. John Locke ise gerçek yaşantısında bir o kadar ezikken ada da kendisine yeni bir hayat kuran bir orman adamı.

4. sezonun başlamasıyla yeni bir boyut kazanan dizi pek çok noktadan sırlarını belli etmeye başladı. Daha bu sezonla beraber 3 sezon daha izleyeceğimiz dizi merakla ekran başına kitlenmemize sebep olucak gibi gözüküyor.

Timo Tolkki - Are you the one?

Stratovarius'un gitaristi ve şarkı yazarının solo albümünden sizlere bir şarkı sunmak istedim :)
Aslında albumu sunmak isterdimde düzgün bir link bulamadım....
Are You The One

Are you the one?
The traveller in time who has come
To heal my wounds to lead me to the sun
To walk this path with me until the end of time

Are you the one?
Who sparkles in the night like fireflies
Eternity of evening sky
Facing the morning eye to eye

Are you the one?
Who'd share this life with me
Who'd dive into the sea with me
Are you the one?
Who's had enough of pain
And doesn't wish to feel the shame, anymore
Are you the one?

Are you the one?
Who's love is like a flower that needs rain
To wash away the feeling of pain
Which sometimes can lead to the chain of fear
Are you the one?

To walk with me in garden of stars
The universe, the galaxies and Mars
The supernova of our love is true

Rapidshare

Bruce Dickinson Acoustic Song

We live and die like all the rest
Every summer has its sunset every year
Love and hope put to the test
Every grain of comfort holds the seed of fear

And I loved you long ago
And I love you still
But the roads that we have travelled took us far apart
Scattered to the four winds
Someday we will find the time to heal

And I loved you long ago

And the scars that bear my name
are the wounds that never heal
But the road that we have travelled took us far apart
And I love you still

And I loved you long ago

Haras listesine eklenebilinecek bir şarkı olduğuna inanmaktayım...

Rapidshare

12 Şubat 2008 Salı

Bjork @ İstanbul

Gün geçmiyorki yeni bir konser haberi gelmesin. Bjork, Volta adlı albümünün tanıtım turnesi kapsamında İstanbula geliyormuş gençler, ki bilmiyorum detayları ama facebooktan öğrendiğim kadarı ile aktarıyorum sizlere. Ayrıca 1280 kişi geliyor zaten diyor facebook :) enteresan tabi. Tamam her birine para yetmez şüphesiz !!

Yer : Kuruçeşme Arena / Ortaköy / İstanbul
Tarih : 23 Temmuz 2008
Organizasyon : BKM

11 Şubat 2008 Pazartesi

Roger Waters - Amused to Death



Tamam zaten belliydi böyle olacağı anketin. Bir daha Pink Floyd bağlantısı olan birşeyde koymayacam kardeşim... Biliyorum hepiniz dinlediniz beğendiniz ve biliyosunuz ama ankete olan saygımdan bu albümü tanıtacağım yinede. Coming back to topic ; şimdi Roger gerçekten Floyd'dan ayrıldıktan sonra sıkıntıya girmiş ve yeterli başarıyı yakalayamamıştır. Taa ki bu albüme kadar. Bu albümü dinlediğimizde açıkça görüyoruz ki Roger gerçektende Pink Floydu oluşturan çok önemli bir yapı taşıdır. Aslına bakılırsa ister Rick Wright'ın Broken China gibi albümleri olsun gerek Gilmour'un On an Island'ı olsun hepsi birbirine yakın şeyler yapıyorlar. Bunun tek sebebinin Syd Barret olduğunu söylüyor Roger eski bir röportajında.

Amused to Death öncelikle Jeff Beck gibi bir gitar dehasını içine dahil ettiği için zaten Roger'ı bir sıfır önde başlatıyor kanımca olaya. özellikle albümün son 4 şarkısına çok yoğunlaşsam da What God Wants ve Perfect Sense'ler gerçekten ilk dinleyişte dikkat çeken parçalar. Roger Waters tarzı olarak adlandırabileceğimiz bir durum vardır ki zannımca literatüre de geçmiştir. Bu tarz konsept albümlerde özellikle karşımıza çıkmasıyla meşhur müzikal açıdan gerçel seslerin kullanılmasıdır. Özellikle Floyd'un The Wall'ı veya Final Cut'ı gibi albümlerde yoğunluklu olsa da Waters bu tarzı Amused to Death yapıtında da sıkça kullanmıştır. Dikkatimi çeken bir müzikal tınıyı en basite ama en basite indirgeyerek odun kırma sesi ile we're watching tv dersen çok banal kaçabilir ama işte Waters farkı burada olaya el koyuyor ve yüzümüzü bir gülümseme alıyor bununla beraber. Ve diyeceğimiz son cümle "abi adam yapmış" oluyor ki ifadesi tamamen adamın duygularını kusursuz ifade edebilmesinden kaynaklanıyor bize göre. Three Wishes gerçekten çok duygusal ve duyarlı bir konu işliyor ki cin olası geliyor insanın. It's a miracle ve albüme ismini veren parça da gerçekten bir konsept albümün bitişinin ne kadar önemli olması gerektiğini ortaya koyuyor kanımca.

Dinleyin dinletin ve tekrar tekrar iyi müzik yaptığı için bu adamlara minnet duyun. Günümüzde yapılan binlerce denemenin çok azını sindirebildiğimizi düşünürsek özellikle 70,80 ve 90lı seneler müzikal açıdan bir cevher niteliğinde. Ve şüphesizki bu üç on yılda ismi en çok anılan gruplardan biridir Pink Floyd müzik tarihinde. İster ayrı ayrı adamlar olsunlar ister biraraya gelsinler ister Alan Parsons gibi dahilerle birşeyler yapsınlar bu adamlar gerçekten yatsınamaz değerde müzik yapıyorlar ve bize sadece bunu insanlarla paylaşmak kalıyor. Fazla söze gerek yok. Bir dikişte bitirin bunu.

http://rapidshare.com/files/73948167/Roger_Waters_-_Amused_to_Death.rar
Rar Şifresi : forumw.org

Şebnem Konseri Bir Iki

Şebnem Ferah Ankaraya gelmeye karar vermiş. Hep Istanbulda mı yapıcaz konserleri biraz da Ankara’da konser verelim demiş Anadolu Gösteri Kongre Merkezinde olması oturarak izliyceğimizin bir göstergesi. Saklıkenti her ne kadar feci daraltan bir mekan olsada tercih ederdim.

Biletixte yazan:

- 6 Yasından kücükler giremez.Büyükler bilete tabidir. .
- Etkinlik mekanına kamera ve fotograf makinası sokmak yasaktır.
- Etkinlik icin ilk 1.000 adet bilet 34,00 YTL'dir. 1.000 Adet biletten sonra bilet fiyatı 39,00 YTL olacaktır.
- Kapı Acılıs 18:30.
- Konser 20:00.
- Yerler numarasızdır.

ŞEBNEM FERAH'tan 3 OZEL KONSER

Yaz aylarında verdiği konserlerin ardından, bir süredir hayranlarından ayrı kalan Şebnem Ferah,onbir yıldır birlikte calistigi, Ozan Tügen (klavye), Metin Türkcan(gitar), Buket Doran (Bas Gitar) Aykan İlkan(davul) ve Ceren Akyildiz(vokal) ile beraber dinleyicisiyle hasret giderecek.
2007'de gerçekleşen senfonik ve akustik konserlerinden sonra, 2008'de 19 Ocak Bostanci, 23 Subat Izmir, 01 Mart Ankara konserlerinde özlenen, alışılageldik düzeni ile dinleyicisi karşısına çıkacak olan Şebnem Ferah bu konserlerin ardından, yeni albümünün çalışmalarına başlayacak.
Sanatçının en sevilen şarkılarını performe edeceği konserler saat 20:00 itibari ile başlayacak. Kaçırmayın!!

2.Kategori: 39,00 YTL

Dart Replikleri

Dart oyunundan kısaca bahsetmek gerekirse; bizden 2.50 metre uzakta ki borda, gerekli olan aralıklara 3 tane oku sapladığımız bir oyundur. Eğlencesi, eğlenmektir bence. Hırsı 2. planda almak gerekir. Ama ne yazık ki bu pekte mümkün olan bir durum değil. Nitekim, kazanmanın verdiği dürtü ilen daha çok kazanma arzusundaki insanlar arasında kavga tartışma ve buna benzeyen bir sürü tatsız olaylar yaşanabilir. Ancak bu tatsız olayların dışında bir de güzel bir atıştan veya başka bir sepebten dolayı söylenen sözler vardır. Mesela;

  • Yürü beeeeeeeee.
  • Yüksek sesle etraftaki oyunculara sayıgısı olmadan ve de rakibin konsantrasyonunu bozmak için: YÜRÜ BEEEEEEEEE.
  • Aynı sebepten: ELLERİNE SAĞLIK.
  • Orti artık tek başınasın.
  • 2 okla yenerim ben sizi(501 için)
  • Atış yaptıktan sonra okları alıp öle yazın hızlı oynayalım.
  • Kenarda durmayın asabım bozuluyo konsantre olamayorum(hırslı kafadan sakat oyuncu)
V.S.A.G.S.E.(varsa aklınıza gelen söyleyin ekleyeyim)

10 Şubat 2008 Pazar

Alan Parsons tekrar Türkiyede !!

Evet sabah oldu ve nasıl görmedim bilmiyorum ama biletixin sitesinde bu haberde varmış ve hatta biletler satışa çıkmış bile. İzlememiş müzikseverler için kaçırılmaması gereken bir hadise. Çünkü ben hala durup durup böyle durumlarda hemen yanımdaki ilk vatandaşa "aaaabiiiii biz Alan Parsons'ı izledik yaaa !!!" diyebiliyorum. Ki çok süper bir his :) sizde görün yaşayın ve 70lerden bugüne tırnaklarıyla kazıyarak birşeyler yapmış bu deha müzik adamının önünde eğilin. Son söz, grup değişmemiş 2004 teki ile aynı.
Not : Arda gerekli cevabı versin hemen bekliyorum :)

ALAN PARSONS LIVE PROJECT
Yer : Bostancı Gösteri Merkezi / İSTANBUL
Tarih : 05.04.2008
Biletler : Biletix / 89.5 YTL

Line Up :
GODFREY TOWNSEND: Lead Guitar/Vocals ( bu herifte nasıl bi ayar çektiyse gitarlara böyle bi 70leri yakalamayı başarmıştı)
STEVE MURPHY: Drums/Vocals (bu adamın sesi hakkaten müthişti)
JOHN MONTAGNA: Bass Guitar/Vocals
P.J. OLSSON: Vocals (hayır p.j. gay değil, ama sesi Alan için harika hatta fazla bile)
MANNY FOCARAZZO: Keyboards/Backing vocals
ve efsanevi Alan Parsons

Judas Priest Türkiyede !!



Fazla söze gerek yok sanırım. Şu an öğrendim... evet biliyorum geç vakit. The Pub'dan yeni geldim, iğrenç seksenler çalıyolar hala.. ardayla ilker ve erdal hala ordalar. karizmadan ödün veriyolar bence başka bişey değil. Konuya dönelim... Biletixin şu an için yazdığını direk kopyalıyorum.

Heavy Metal Tanrıları Türkiye'de!
Dünyanın en büyük heavy metal grubu olan, birçok ünlü gruba ilham kaynağı olmuş, 15. Stüdyo albümlerini çıkarmış Judas Priest, 2008'de İLK KEZ Türkiye'de!

BKM organizasyonu olduğuna göre sanırım Kuruçeşmede olur. ve biletler 250 falan olur heralde abartılı abartılı.

7 Şubat 2008 Perşembe

Camel - Rajaz


Biliyorumki hepiniz Pink Floyd'u az çok seviyorsunuz. Öyleki sürekli Animals veya Wish you Were here dinleyerek kendimizi paralamamıza gerek yok. Dolayısıyla size Pink Floyd'un efsanevi gitaristi David amcanın 1 nolu Strat'ının tonuna çok yakın bir tonda ve aynı Floyd tadında bir albüm öneriyorum. Hazır siz oylarınızı vermeye başlamışken sağ taraftaki ankete, bozmak istemedim bu albümü sokarak. Çünkü bu albüm mutlaka buraya yazı olarak girilmesi gerekiyor. An itibariyle ikinci kez dinliyorum albümü ve gerçekten dinlediğim en başarılı Camel albümü olduğuna karar veriyorum. Hadi tamam Harbour Of Tears ile çekişir baya bi. Ama Camel gerçekten çok başarılı bir grup ve Andy Latimer tek başına yürütüyor yine işi bu albümde de. Sesi yaşlanmış olmasına karşın gayet başarılı ama amcada bunun farkında olacak ki çoğu stratının sesiyle geçiyo albümün. Pek vokal yok yani. Özellikle albüme ismini veren şarkı Rajaz, Sahara ve giriş parçası Three Wishes ( ki isim birebir bi tanıdık geldi ) çok başarılı bence. Herneyse 1999 yapımı bu albüm mutlaka dinlenilmesi gerekiyor kanımca. En azından Pink Floyd veya David Gilmour seven herkes dinlemeli. Şiddetle tavsiye olunur. İyi dinlenceler.

http://rapidshare.com/files/41039036/CRJZ.rar
Rar Şifresi : klotser

6 Şubat 2008 Çarşamba

DerrickComedy



1-2 senedir tanıdığım bu grubu sizlere de tanıtmak istedim.YouTube'da milyonlarca kişinin skeçlerini izlemesi sonucu ünlü olmuş newyork'lu skeç komedi grubu.Newyork üniversitesinde televizyon ve sinema öğrencisi olan 4 kişinin kurduğu gruba geçtiğimiz ay bir kişi daha eklendi.Aslında DerrickComedy'yi kurmadan önce hepsi Hammerkatz adlı skeç grubunun üyesiymiş.Hammerkatz'ın da müthiş skeçleri var onlara da daha sonra değiniriz :D Skeçleri çeken kişinin profesyonel çalışması ve senaryo yazarlarının başarılı işleri, internet ortamında skeçleri bu kadar popüler yaptığını düşünüyorum.Skeç haricinde newyork'ta değişik "comedy central" larda sahneye de çıkıyorlar.Şu sıralar uzun metrajlı bir komedi filmi çekmekle uğraşıyorlar sanırım, o yüzden 2-3 aydır yeni vidyo yayınlamıyorlar.

Grubun 5 üyesi şöyle :

Dominic Dierkes

Donald Glover (grubun en komik üyesi ayrıca amatör müziklede ilgileniyor 1-2 kere kendisiyle bağlantı kurma şansım olmuştu childishgambino )

DC Pierson

Dan Eckman (bütün skeçlerin yönetmeni,gerçekten çok profesyonel çalışmaları var)

Meggie McFadden (gruba yeni katıldı,geçmişte yaptığı işlere bakınca bu amatör komedi grubunda ne işi var diye sorduruyor :D)

En sevdiğim 4 skeç,

Girls Aren’t to be Trusted
B-Boy Stance
Spelling Bee
Daughters



Mutlaka izleyin,
www.derrickcomedy.com

Barda

Bu ara evden – işe, işten – eve klasmanında bir profil çizmemden ötürü film konusuna ağırlık vermiş durumdayım dolayısıyla ne gittiğimiz mekanlardan, ne de içtiğimiz içkilerden bahsedebiliyorum. Dolayısıyla izlediğim filmlerden bahsediyorum.

Barda filmini birazda tavsiye üzerine izledim ama benden tavsiyeBu filmi arkadaşlar izlemeyin çok net!!!!! Böle asap bozan, haydi lan dedirten, offff kafa atayım çektiğiniz filme dedirten, küfür potansiyeli yüksek bir film. Bayanların izlememesini şiddet ilen tavsiye ederim. Ne iğrençlik varsa bu filmde mevcut sıralıyorum, işkence var mı var, işkence edip adam öldürme var mı oda var, tecavüz var mı var, işkenceli tecavüz var mı var, tabanca ile adam öldürme var mı var, uyuşturucu var mı var, birde futbol maçı yapıyorlar. Asabı bozuluyomu insanın evet bozuluyor. Filmi bir bitse diye izleniyor mu izleniyor (kapatamıyosun). İşte barda böle bir film.

Iyyyy aklıma geldi uyuz oldum ancak bir türk yapımına göre enteresan. Bu kadar asap bozan başka bir film ise Das Experiment’tır. Oda Alman yapımı bir filmdi. Das Experiment’ı izlemiş olan varsa bu filmi neden ona benzettiğimi de anlar.(Kapalı kutu oldu biraz ama izlemeden o duyguyuda yazıda yaşatmak hiç istemedim.)

Iyi seyirler. Bol sinemalı günler.(TV programı gibi oldu.)

We7



We7 Peter Gabriel'in kuruculuğunu üstlendiği bedava müzik indirme sitesi.Şarkıların başına 10 saniyelik kısa reklamlar koyarak şarkıları ücretsiz indirmemizi sağlıyorlar.Ayrıca amatör müzisyenlere de destek veren site download başına müzisyenlere para ödüyor.Amatör müzisyen olarak siteye şarkınızı gönderdikten sonra site kullanıcıları tarafından olşturulmuş Tastemakers adı verilen bir grup şarkınızı gözden geçiriyor ve siteye kabul edilebilecek olup olmadığına karar veriyor.Şimdilik beta halinde olmasına rağmen siteye çok yoğun bir talep var.Gönderdiğim şarkı 1195. sırada Tastemakers'ın onayını bekliyor :D Müzik endüstrisinde gerçekten bir devrim olarak düşünüyorum ayrıca korsan müzik endüstrisini bitirebilecek güçte olduğunu düşünüyorum.Amatör müzisyenlere de parasal destek vermeside ayrı bir devrim.Peter Gabriel büyük bir telif hakları savunucusu olduğunu yine kanıtladı.Şu an albümleri bedava indirip şarkılara oy verebiliyorsunuz, amatör müzik kısmını da şarkım kabul edildiğnde ayrıntılarıyla paylaşacağım.