24 Aralık 2012 Pazartesi

... Üç Nokta

Serzeniş yapmak istedim aslında ama neye ve neden serzensem bilemedim içimden yazmak geldi de denebilir hatta öyleki daldan dala atlayabilirim şimdiden uyarmadı demeyin. Geçen hafta idi sanırsam ne var ne yok neler yazmışız diye bakmaya başladım sonrasında bir şeyleri kaybettiğim hissine kapıldım. Yazmayı ve okumayı özlediğimi hissettim. Bir kısmını okuduktan sonra vay ne güzel yazmışız hatta bir kaçında ben bunu nasıl yazmışım dediğim paragraflar bile oldu. Aslında bu kadar güzel birçok konunun arasına böyle bir yazı olmaması için farklı bir yere yazsam mı diye düşünmedim değil ama sonra durdum ve zaten buranın amacı bu değil miydi dedim, ne düşünüyorsak veya neyi seviyorsak onu yazmak sonrasında birbirimize yorum yapmak aynı masada oturuyor ve aynı birayı yudumluyor gibi. Galiba asıl değeri böyle zamanlarda ortaya çıkıyor yazının ve paylaşmanın kıymeti. Ne kadar yüz yüze konuşamasak da arkadaşlarının yanında olduğunu hatırlatıyor sana yazmak ve karşılığında okunacağını bilmek, gerçi kaç kişi kaldı burayı okuyan onu bile bilmiyorum ama okunacağını biliyorum. Aynı internet radyoları gibi kaç kişinin dinlediğini bilmesen de sonsuza dek yayın yapmak istemeye devam etmen ve en azından bir kişinin dinlediğini ummak gibi. Bu umutlar zaten büyük ve salak olan bu şehirleri yalnız kılmıyor mu? İnsanlar yanıma gelip hadi akşam dışarı çıkıp içelim dediğinde bir gidin başımdan demek geliyor içimden. İçmek derken neyi kastediyorsunuz diye sorduğumda bir yere gidip içeceğiz oluyor cevap, sonrasında aklımdan geçen tek kelime "Sonuç" oluyor. Bir anda aklımdan "Üniversite hayatım boyunca bunu yaptım zaten ve çok eğlendim ama sizinle bunu yaparken eğlenebilecek miyim veya eğlenmek zorunda mıyım.. İçki derken limitsiz içip sarhoş olmaksa derdiniz kasmayın nasılsa ben olmayacağım veya olacak kadar içemeyeceğim" vb. cümleler geçiyor ve sonuçta siz takılın deyip eve gitmeyi tercih ediyorum diyorum. Belki yanlış bir hareket yapıyorum ama yeni birilerini tanımak istemiyorum yada asosyal olmak istiyorum tabii şimdiye kadar olmadıysam :)bir ara düzelirim diye umuyorum ama bilmiyorum :) Neyse işin özü... ne için yaşıyorum sorusunu son dönemlerde gündeme getiriyorum.. ne yazık ki net bir cevap bulamıyorum. Sadece çalışmak için yaşıyorum galiba.. öyle ise zaten yaşamıyorum demektir... Ama en azından daraldığımız anlarda her daim telefonun karşısında birini olacağını bilmeye devam ediyorum... As always... to gether we stand divided we fall Saygılarımla...

7 Eylül 2012 Cuma

Düğün Foto

Daha çok fotoğraf için fotoğrafa tıklayınız.

6 Eylül 2012 Perşembe

Korku filmi :)


19 Temmuz 2012 Perşembe

Roller Coaster + Ice cream

Bu arkadaşların yaptıklarına ne denir acaba ben bulamadım ama bayaa manyak olduklarını düşünüyorum.

17 Haziran 2012 Pazar

The Cure Sevenler Kaçırmasın...


http://cureforall.eklablog.com/

Ne mi var, mesela 2004 yılına tıklıyorsunuz, Cure o sene, nerede kaç konser vermiş onu görüyorsunuz.. Dinlemek mi istediniz... Streaming kısmında dinleyebilirsiniz...


(yeni content editor gelmiş bloga..!!)

29 Şubat 2012 Çarşamba

Mando Diao

yeni bir grupla karşınızdayım, üstadlar azizler ve melakeler. bu grubun şimdilik gözüme çarpan 3 şarkısını sizlerle paylaşıcam
ilk şarkı high heels;



ikinci şarkı;
motown blood;


3. şarkı;
god knows;


ama sizi kötü yönlendirmek istemem, benim gördüğüm diğer şarkıları bu kadar keyifli değil, yinede yeni gruplar dinlemek adına sizlerle paylaşmak istedim.

üstadlar azizler ve melakeler, hepiniz müzikle kalın, saygılar sevgiler...

16 Şubat 2012 Perşembe

Değişik Tişört Dizaynları (;>

Arkadaşlar şöyle bir siteyle karşılaştım, ve sizlerlede paylaşmak istedim. bu tarz değişik tişörtlerden bulsamda alsam da giysem diye düşünüyorum. hatta ggelecek ayaş fast için belki benzer espirili bir dizayn için fücur a ilham verir diye sitenin linkini sizlerle paylaşıyorum. sevgiler , saygılar.
http://www.tshirthell.com/hell.shtml

6 Şubat 2012 Pazartesi

1 şarkı bir de site

Ne saçma başlık değil mi?
Neyse, şarkı şudur arkadaşlar. Robert Cray _ Moan

Dinleyebileceğiniz yer de;
http://mp3lemon.org/listenalbum/17311/

Ben şarkıyı çok sevdim özellikle sözleri çok güzel Aytekin Abi sağolsun, sayesinde öğrendim geçenlerde J. Cook'da.

Bu şarkının olduğu albümü ve diğer bir çok albümü de o mp3lemon'dan dinleyebiliyorsunuz anladığım kadarıyla, yani site de başarılı...

Selamlar hepinize.

31 Ocak 2012 Salı

Dava - Franz Kafka

Yasa önünde nöbet tutan bir bekçi vardır. Taşralı bir adam bir gün ona gelip yasaya girme izni ister. Ancak bekçi, o anda izin veremeyeceğini söyler. Adam düşünür ve daha sonra girip giremeyeceğini sorar. 'Belki' der bekçi, 'ama Şimdi olmaz.' Bekçi, her zamanki gibi açık duran kapının önünden çekilir ve adam içeriye bakmak için eğilir. Bunu gören bekçi güler ve şöyle der: 'Madem ki girmeyi bu kadar çok istiyorsun, beni aşarak içeri girmeyi dene bakalım. Ama bil ki ben güçlüyüm. Üstelik bekçilerin en küçüğüyüm. Her bir salonun girişinde gitgide daha güçlü bekçilere rastlayacaksın. Üçüncüsünden itibaren, onların görüntüsüne ben bile katlanamıyorum.' Taşralı adam bunca zorluk çıkacağını beklememiştir. Yasanın herkese her zaman açık olduğunu sanmıştır. Oysa şimdi, bekçiyi daha iyi inceledikçe, onun kürkünü, kocaman sivri burnunu ve uzun, seyrek ve Tatar tarzı kara sakalını gördükçe, girmesine izin verilinceye dek beklemeye karar verir. Bekçi ona bir iskemle verip kapının yanına oturtur. Adam günlerce, yıllarca oturur. İçeri girme iznini koparabilmek için girişimlerini sürdürür ve yalvarışlarıyla bekçiyi yorar. Bekçi arada bir onu küçük sorgulamalara tabi tutar, köyü ve daha bir sürü konu hakkında sorular sorar, ama bunlar büyük toprak ağalarının sorduğu türden suya sabuna dokunmayan sorulardan ibarettir ve her sorgunun sonunda, içeri girmesine izin veremeyeceğini söyler. Yolculuk için yanında çeşitli malzemeler bulunduran adam, çok değerli olsalar da, bekçiye rüşvet vermek için hepsini kullanır. Bekçi her şeyi alır, ama bir yandan da, 'Sırf bir şeyleri ihmal ettiğini sanmayasın diye kabul ediyorum' der. Adam, yıllar boyu beklerken sürekli olarak bekçiyi inceler. Diğer nöbetçileri unutur, onun Yasa'ya girmesine izin vermeyen ilk ve tek kişi olduğunu düşünür. İlk yıllarda, talihin zalimliğine yüksek sesle lanetler okur. Sonraları, yaşlandıkça, homurdanmakla yetinir. Çocuklaşır ve bekçiyi incelediği uzun yıllar boyunca, sonunda kürkünün yakasındaki bitleri bile tanıdığı için, onlardan bekçiyi yumuşatmasına yardımcı olmalarını rica eder. Sonunda gözleri zayıf görmeye başlar ve etraf gerçekten karanlık mı, yoksa gözleri mi onu yanıltıyor, bilemez hale gelir. Şimdi de, karanlığın içinden, durmadan parlayan bir ışık seçmektedir. Artık ölüme yaklaşmıştır. Ölmeden önce, beyninde toplanan tüm anıları, bekçiye henüz sormadığı bir soruya dönüşür. Kaskatı kesilen bedenini doğrultamadığı için de, bekçiye yanına gelmesi için bir işaret yapar. Bekçi üzerine iyice eğilmek zorunda kalır, çünkü aralarındaki boy farkı alabildiğine değişmiştir. 'Daha ne öğrenmek istiyorsun? Bir türlü doymak bilmiyorsun' der. 'Herkes yasayı öğrenmek istediği halde, nasıl oluyor da uzun süredir benden başka hiç kimse içeri girmek istemedi?' Bekçi adamın hayata veda etmek üzere olduğunu görür ve kaybolan işitme duyusuna ulaşabilmek için kulağına gürler: 'Bu kapıdan girme hakkı yalnız sana tanınmıştı, bu giriş sırf senin için yapılmıştı. Ben artık gidiyorum, kapıyı da kapatıyorum.’
Kitabın sonlarına doğru olan bu hikayeyi paylaşmak istedim. Bu öyküden sonra iki karakter bu öykü hakkında tartışmaya başlıyorlar. Bakıldığı tarafa göre iki tarafta kendi açısından haklı olabilen bir öykü.
Bu kitapta, yukarıdaki hikayeye benzer bir içeriğe sahip; Joseph K. adlı karakter kendini belli belirsiz bir davanın içinde buluyor. Ancak üstünde yoğun bir yaptırım olmamasına karşın, kendisini baskı altında hissetmeye başlıyor. Bu davadan kurtulmak için kendini farklı farklı yollara adıyor. Sıradan bir adam olmasına, hayattan zevk almasına karşın bir noktadan sonra yaşamı çekilmez bir hal alıyor.

21 Ocak 2012 Cumartesi

NAMM NAMM NAMM 2012

Dünyanın en büyük müzik fuarı!! Yılda iki kez oluyormuş..Buna gidemedik belki sonbahara gideriz?

http://www.namm.org/ bu amcaların linki!

buna çok güvenmedim.. buradan http://www.premierguitar.com/ gelişmeleri takip edin.. Hatta şu hatun şu an orada isteyin bir şeyler sizin için dener belki ...(hatun = http://www.facebook.com/rebeccadirks.pg)

5 Ocak 2012 Perşembe

Araba kullanırken dinlenesi şarkılar...


Hepinize selam olsun, bu yazının amacı sizin de katılımınız ile araba kullanırken dinlemekten en çok zevk alacağımız şarkıları belirlemek. yazıya yapacağınız yorumlar doğrultusunda yazıyı editleyip bir derleme listesi oluşturmayı planlamaktayım. Şimdi Top Gear adındaki ingilterede yayınlanan program mesaj ve internet oylarıyla "best driving songs" adı altında bir anket düzenledi. bu anket sonucu 5 adet şarkı belirlediler. ve 07 ağustos 2005 te yayınlanan bölümde de yine oylamalar sonucu bu 5 şarkıyı sıraladılar. Sizlere sadece bir fikir vermesi açısından onların listesini paylaşıyorum;

5 - deep purple _ highway star
4- steppenwolf _ born to be wild
3- meat loaf _ bat out of hell
2- golden earring _ radar love
1- queen _ don't stop me now

Evet gençler ve genç kalanlar BBC topgear programının listesi böyle sıralanıyor. Peki siz ne dinlemek istersiniz. Şöyle araba kullanmaktan zevk vericek. Gaza biraz daha basmanız konuzunda kulağınızda ısrar edicek şarkı hangisi yada hangileri olur?

Chris Rea - Road To Hell diyerek ilk oyu vereyim :)
Manowar - Wheels Of Fire..


Robert Plant - Big Log



MSG- Anytime


Zeki Müren - Seviyorum işte var mı diyeceğin ?



Bbm - can't fool the blues


3 Ocak 2012 Salı

George Baker Selection - Little Green Bag

Hepinize selam olsun, bu şarkıyı bilmeyeniniz yoktur diye düşünüyorum ama eminim pek çoğunuz sadece giriş kısmına aşinadır şarkının. o yüzden orjinal halinin videosunu paylaşıyorum. bu arada videoda fücur 'un seveceğini düşündüğüm görüntüler var. Sevgiler saygılar ...

1 Ocak 2012 Pazar

Yeni Oyun Sitemiz..




Öncelikle herkese selamlar :) Bayadır gözükemedim hiç, malum okul falan özellikle şu sınav dönemleri beni alıp götürüyor herşeyden :) Umarım her şey yolundadır.

Konuya dönmek gerekirse bizim kurduğumuz bir site mevcut. Ciddi işlerin yapıldığı ve yapılması düşünüldüğü bir site. Gaming Community üzerine çalışmalarına devam ediyoruz. Birkaç projemizden bahsetmek gerekirse :
- Dünyada milyonlarca kişinin oynamakta olduğu Dota'nın Türkçe Çevirisi tamamen bize ait. Şöyle göstereyim http://www.getdota.com/indexmain/lang/tr .
- Bazılarınızın duyduğundan emin olduğum Valve tarafından yapılan ve daha yapım aşamasındayken 1 milyon dolar ödüllü turnuva düzenlenen, steam üzerinden oynanınışı sağlanan oyun olan Dota 2. Bu oyun hakkında Türkiye'nin ilk LAN turnuvasını yapma gibi bir projeye sahibiz ve bununla ilgili görüşmelerimiz sürüyor.
- Tamamen Dota'dan bahsettim biliyorum ama bütün oyunlarla ilgili planlarımız mevcut, şu an için sadece Dota üzerine yüklenmesekde en çok zamanımızı alan oyun olduğunu söyleyebilirim. Forumumuzda Bloodline Champions, Warcraft III, WoW, Diablo Serisi, Starcraft Serisi ve Team Fortress ile ilgili konular ve bilgiler mevcut.
- Bunun dışında kendi sahibi olduğumuz ts3.gamehonor.com adlı TeamSpeak serverımız, TeamFortress 2 serverımız da mevcut.

Çok da uzatmak istemiyorum açıkcası kimsenin canını sıkma niyetinde değilim :) Abim arayıp da bu kadar niye yazdın sıpa desin istemiyorum :D

Son olarak linklerimizi verip kaçıyorum. ( Gerçekten! :) )

Dipnot : Bütün bunları neden mi yazdım? Kesinlikle reklam amaçlı olmadı aslında, abime arada sırada çıtlattığım bir konuydu bizim kurduğumuz site. Güvendiğim insanların olduğu buraya da bunu yayınlamak garip gelmedi bana açıkcası :)
Ayrıca herkesin kendine tamamen hitap etmeyen, eksikleri olduğunu düşündüğü ve buna rağmen girdiği siteleri olabilir dedim, olurda azcık boşlukları doldurmada işe yarayabilirsek diye düşünüp yazıverdim =)

Herkese mutlu yıllar :)

Sitemiz : www.gamehonor.com
Facebook Sayfamız : http://www.facebook.com/gamehonor
Facebook Türkçe Dota Sayfamız : http://www.facebook.com/TurkceDota
Twitter Sayfamız : http://twitter.com/#!/GameHonor