28 Ağustos 2010 Cumartesi

Stevie Ray Vaughan


Dün (27 Ağustos) Stevie Ray Vaughan'ın ölüm yıldönümü idi.1990 yılında konsere gitmek için bindiği helikopterin düşmesiye hayata veda eden Texas gitar efsanesi'ni biz de analım. R.I.P.

Stevie Ray Vaughan - Lenny

26 Ağustos 2010 Perşembe

"Bad Times, Sad Times" It's Blues Time!

Bu aralar sıklıkla dinlediğim birkaç parçayı paylaşayım istedim.

Liste:
1- Ray Bailey - Bad Times, Sad Times
2- TONY JOE WHITE - Good in blues
3- Jimmy Thackery and The Drivers - Big Long Buick
4- Julian Sas, - Blues For J
5- Walter Trout Band - Marie's Mood
6- Jimmy Thackery and The Drivers - Solid Ice
7- Kenny Wayne Sheperd- While We Cry














25 Ağustos 2010 Çarşamba

Burcunuza göre güzelleşin

Evet arkadaşlar geçen seneki kopyaladığım :) burç yazısı sayesinde kendinizi tanımıştınız. Şimdi de aşağıda hemen kendinizi buluyorsunuz ve bu tüyoları uygulayarak güzelleşmeye başlıyorsunuz. Valla ben yayım ve iyi tutturmuşlar :) bakalım sizinki nasıl hehe


KOÇ

Adeta bir enerji tavşanısın. Seni iyi tanıyanlar, içten, enerjik ve girişken olduğunu bilirler. İyimser tavrın da herkesi etkiler.

Güzellik görüşün: İş güzelliğe gelince, senin diğerlerinden daha az makyaj yaptığını söyleyebiliriz. Hazırlanman bile en fazla 15-20 dakika sürer. Üstelik, ilgi odağı olmayı seven tip olmana rağmen… Kirpiklerine renkli bir rimel sürmeyi ya da hoş bir toka ile saçlarını toplamayı deneyebilirsin.

BOĞA

En sadık ve sıcak özellikler sende! Bu yüzden herkes seninle yakın arkadaş olmak istiyor. Çok sabırlı ve girişken olduğun da söylenebilir.

Güzellik görüşün: Gülüşün en önemli etkileyici silahın olduğunu göre, dudaklarını parlak bir rujla renklendirmelisin. Ciddi bir görünüm elde etmek istediğin zaman parıltılı ürünlerden uzak durmalısın. Ürün alırken genellikle pahalı olanları tercih edersin; bunun yerine uygun fiyatlı olanları da deneyebilirsin.

İKİZLER

İkizler en esprili tiplerdir, arkadaşların da seni bu yüzden çok seviyor. Alışkanlıklarının ve şartların değişmesine bayılırsın.

Güzellik görüşün: İkizler burcunda olanlar, genellikle görünüşlerini değiştirmeyi severler. Saçlarının rengini çok sık değiştirdiğin için yarı kalıcı saç boyaları tercih edebilirsin. Böylece saçların zarar görmez. Makyaj yaparken, kullandığın tonların çok çeşitli olmasına önem vermelisin.

YENGEÇ

En şefkatli, en verici burç, seninki. Sanatçı ruhu taşıyorsun, bundan dolayı da duygusalsın. Hayal gücün de oldukça kuvvetli.

Güzellik görüşün: Yengeç’ler her zaman doğal güzellikten yanadır, dış görünümüne önem vermezler. Neden o yaratıcı enerjinden biraz da güzelliğine katmıyorsun? Kendi tarzını ifade ederken çok aşırıya kaçmak zorunda değilsin, ama canlı ve enerji dolu renkte bir bluzu veya çarpıcı bir parfümü almaya çekinmene de gerek yok!

ASLAN

Kimse asla nerede olduğunu merak etmez, çünkü sen zaten ilgi odağısın, herkes senin peşinde pervane! Liderliği, başı çekmeyi çok seversin.

Güzellik görüşün: İş stile gelince, ciddi bir savaşçı olduğun söylenebilir. Çünkü bir yere gidilecekse, günler öncesinden ne giyeceğini planlayan, saçlarını saatlerce ayna karşısında yapmaya çalışan sensin! Makyaj ve cilt bakımı da senin için çok önemli. Güzel bir göz farı, bir rimel ve allık sürmeden dışarı çıkmak yok!

BAŞAK

Başak, düzeni sever. Sınıfta da bu göze çarpmıyor mu; en düzgün defteri tutan sensin. Evde de dolabın, yatağın çok düzgün olmak zorunda.

Güzellik görüşün: Çok mükemmelliyetçisin, bakışlarında bu hissediliyor. Sana göre, kızlar her zaman hafif bir makyaj yapmalı, saçları da derli toplu durmalı. Çok seçici bir tip olduğun için, büyük mağazaların güzellik reyonlarında deneme ürünlerini deneyerek hiç sıkılmadan saatlerini geçirebilirsin!

TERAZİ

Çok sosyalsin, hayatının dengeli ve uyumlu gitmesini de çok seviyorsun. Terazi’ler, erkekleri mıknatıs gibi çekme özelliği de taşır.

Güzellik görüşün: Evde oturmak yerine arkadaşlarınla sürekli dışarıda takılmayı seven birisi olduğun için, yüzünü ön plana çıkartmayı seviyorsun. Bunun için görünüşüne önem vermeli ve düzenli cilt bakımı yapmalısın. Tonlarca ürün ile yüzünü makyaja boğacak bir tip değilsin, ama özellikle cildine dikkat etmelisin.

AKREP

Akrep’leri sınıflandırmak zordur, çünkü kişiliğini, beğendiklerini veya beğenmediklerini aniden değiştirebilirler. Ayrıca gizemli ve çekidirler. Tıpkı senin gibi!

Güzellik görüşün: Şık ve güzel görünmeyi, görünüşünü sıklıkla değiştirmeyi çok seviyorsun. Saçında neyin iyi durduğunu biliyorsun ve asla çok çılgın bir şey yapmıyorsun. Kendini iyi tanıdığın için, makyaj ürünlerinde farklı tonlardaki ürünleri denedikten sonra kendine uyanları hemen bulabiliyorsun. Pastel tonlar tam sana göre.

YAY

Açık fikirli birisin. Bu yüzden arkadaş edinme konusunda ustasın. Esprilerinle ortalığa neşe saçıyorsun. Tek kusurun, bazen etrafına karşı sert olman.

Güzellik görüşün: Açık havada dolaşmayı seven bir tip olduğun için, cildini korumalısın. Üstelik de hassassa, koruma faktörlü ürünler kullanmalısın. Makyaj yaparken malzeme seçmeyi iyi biliyorsun. Renkli farlar ve rujlar, tam sana göre. Açık renk gözlü olanlar pastel tonlarını, koyu renk gözlü olanlar ise zümrüt yeşilini kullanmalılar.

OĞLAK

En mantıklılar Oğlak’lardan çıkar. Her şeyini düzenli tutmayı çok seversin. Ayrıntılarla ilgilenmek ve her şeyin mükemmel olması tam sana göre.

Güzellik görüşün: Planlı olmayı sevmen, güzellik anlayışına da yansıyor. Düzenli olarak saçlarını kestiriyorsun. Büyük ihtimalle uzmanların verdiği güzellik reçetelerini harfiyen uyguluyorsun. Aynı şeyi kuaförde de yapmayı dene; onun fikirlerine açık ol.

KOVA

Stilde bir numarasın! Modayı sıkı takip edersin. Bazılarına tuhaf gelse de, özgürlük ve inatçı olmak, senin karakterinde var.

Güzellik görüşün: Güzellik senin için çok, ama çok önemli. Her yanın makyaj, cilt bakım ve vücut ürünleri ile dolu. Ama tek sorunun, bakımlarını düzenli olarak yapmıyor olman! Bunun için, kendine uygun belirleyeceğin tarihlerde saçlarını kestir, cilt bakımı yaptır. Arada sırada banyo keyfi yapmayı da ihmal etme.

BALIK

Hayal gücü, yaratıcılık ve ince zevklerle dolusun! Arkadaşlıklar senin için çok önemli; sadık bir dostsun.

Güzellik görüşün: Biraz hayalperest olduğun için her an değişiklik yapabilirsin. Su grubu makyaja çok düşkün olur. Makyajın her adımını ve kullandığın tonu adeta yaşarsın. Mükemmel ve sıradışı bir makyaja uzun zaman ayırmaktan çekinmezsin. Özellikle pastel tonlar ve açık renkler tam sana göre.

Y&T Ten 1990

Yani ben daha ne yapayım sizin için, albüm fotosunu koyuyorum, parçaları yazıyorum, bir de üstüne birkaç klip koyuyorum nedeen?? Tabiki siz sayın üşengeç derleme okurları için, size tek görev düşüyor o da play tuşuna tıklamak ve dinlemek. Onu da ben yapmayayım hadi bakalım balıkları da ihmal etmeyin bir yandan ;-) Bu arada kadının boynu ne garip ne biçim şiş...






1- Hard Times
2- Lucy
3-Don't Be Afraid Of The Dark
4- Girl Crazy
5- City
6- Come In From The Rain
7- Red Hot & Ready
8- She's Gone
9- Let It Out
10-Ten Lovers
11-Goin' Off The Deep End
12-Surrender





20 Ağustos 2010 Cuma

Desertrose Kaş'ta

Evet, geçen seneki annemle gittiğim Marmaris tatilinden sonra, bu sene de süper bir Kaş tatili yapabilmek için netten baya bir araştırma yaptım. Görülecek yerler, yapılacak aktiviteler herşey hazır kafada, annem de uyar bana, 2'miz gideceğiz sonuçta. Süper, herşey yolunda amaa o da ne bir haber geliyorki dayım ve teyzem de gelecekmiş. Aha dedim s*çtım çünkü 2'si de birbirinden tembel ve uykucu, hiçbirşey yapmazlar anca deniz, otel. Geçenki yazımda belirttiğim gibi gerçekten de kahvaltı, deniz, otele dönüş, akşam yemeği, hafif bir akşam turu, otele dönüş ve uyku. 8 gecemiz böyle geçti.



Güneye gitmeyeceğim diye çok iddialı konuşurdum ama bu kuralı bozmuş oldum, ilk defa kollarımın kızardığını gördüm. İlk 3 gün kızarmış tavuk gibi geziyorsunuz hem de 30 faktör güneş kremi sürerek ve sürekli gölgede durarak. Gerçekten çok sıcak ama nem azdı neyseki. Sürekli mayışmış bir halde dolanıyorsunuz ki bizimkiler yaşayan ölülerin dünüşü modundaydı 8 gece boyunca. Fotodaki zavallı kedicik bile kendini musluğa atmış.



Kaş görebildiğim kadarıyla sevimli güzel küçük bir yer, dağlar arasında kalmış, neyseki tepelerde yapılaşma yok umarım da olmaz. Şimdilik temiz bir denizi var ve dar ve şirin sokaklardan oluşuyor. Marmaris ve Bodrum'daki barlar sokağı gibi sokakları var ama daha kısa ve tabiki o kadar çok bar yok, genelde takı, halı, hediyelik eşya ve restaurantlardan oluşuyor.



Bizim kaldığımız otele yakın olan plaj küçük çakıl plajı ama gerçekten de küçük :) Aynı zamanda burası halk plajı oluyor, bunun sağ ve sol tarafı 2 ayrı işletme tarafından işletiliyor. Ya halk plajına girip -asla gölge bir yeri yok- pişeceksiniz ve çakılların üzerinde kıçınıza taşlar bata bata oturacaksınız :)







Ya da güzelce bu işletmelere girerek konfor içinde ve kazıklanarak rahat rahat şezlongunuzda güneşlenip, gölgeye çekilebileceksiniz. Fiyatlar da et yemekleri 30- 40 arası, tavuk çeşitleri 20 civarı, makarnalar ve salatalar 10 - 15 arası değişiyor. Ama neyseki şezlong parası istemiyorlar :-) Buralarda da denize girmek için basamakları kullanıyorsunuz yani ayaklar yere değmiyor ona göre. Her yer kayalık aman dikkat. Kum falan yok. Bu arada sahilden girerseniz buz gibi bir suyla karşılaşıyorsunuz, kaynak suyu karışıyormuş galiba ama tesisten girerseniz ılık su sizi bekliyor.


Ramazan başlayınca otelde tek türk biz kaldık birara, neyseki sonra gelenler oldu ama sayılıydık. Sanki yabancı bir ülkeye gitmiş gibi hissettim kendimi. :) Dikkatimi çeken bir nokta da hiç üstsüz turist yoktu, acaba ramazana mı uyum sağladılar :-P


Araba varsa eğer biraz ilerde büyük çakıl plajı var, 25 dkka uzaklıkta Kaputaş Plajı (192 basamakmış) var, Patara var, Saklıkent var. Bunların hepsine gidecektim hepsine ama çakıl plajına çakıldık kaldık. O yüzden bu bölümün fotosu yok, ah ah, of of....



Neyse 3. gün tek hareketli günümüz oldu Kekova ve Adalar turu yaptık. Sabah çıktık akşam döndük bir o güzeldi. Pek çok yerde durduk, gezdik, yüzdük. Kavga etmediğimiz tek gündü diyebilirim :) Burası da Kaleköy. Çok şirin bir yerdi. Bütün fotoları koyamıycam :)






Tabiki normal akşamlarda bizimkilerin uykusu 21.00'de gelmeye başlıyordu ama bu tekne gezisi bizimkileri bitirdi :)



4. gün akşamı bana geldiler artık, orda bir rock bar bulmuştum, anneme "yürü gidiyoruz" dedim, hemen kabul etti neyseki. Gittik barın oraya hemen yukarı çıktım bizimkiler beni aşağıda bekledi, ben de yukarı çıkıp ordan anneme bağıracaktım "anneee gel, burda yer var" diye ve bunu da yaptım :) Oturdum bir yere oh be müzik güzel, 80'ler Guns'n Roses çalıyor, süper, derken bir baktım ki 3'ü de geliyor! Eyvah rezil oldum :) Neyse bunlar etrafı bir inceledi ve gittiler, annemle tek kaldık. Bira içtik 33'lük ve 6 liraydı.



Aslında 4. günden sonra bizimkiler sıkılmaya başlamıştı. Kaş küçük, hep aynı yerleri geziyoruz, bir bank keşfettiler. Ondan sonraki akşamlar çıkar çıkmaz o banka gidip oturmaya başladık, ordan sonra da bir gece tek çıkmıştım yine dellendiğim bi geceydi, bunlara bir çay bahçesi buldum. Banktan sonra o çay bahçesine gidip adaçayı içer olduk her gece. Şu fotodan 3 tane daha var ama kıyafetlerim farklı :) Buraya oturur oturmaz annem hemen uyumaya başladı nedense :)


Artık tatil bitmek üzereydi. Son 2 gündü. Ne yamaç paraşütü (geçen seneki fiyatı 100 dolarmış) yapabildim ne de kanoya binebildim bari dalsaydım, bir kere dalmıştım, yine yapabilirim diye düşünceler sarmıştı beynimi. Son 2. gün yine uyuz uyuz şezlonglarda güneşlenirken bir anda yine atışmaya başladım bizimkilerle ve topladım eşyamı "yeter, ben gidiyorum dalmaya rahat bırakın beni" dedim çıktım gittim :) Kendimi o an en özgür hissettiğim andı. Koştur koştur bir tura gittim. Geç kalmışım 1 dkka içinde tekne kalkıyormuş kaçırdım tabi, tüh. Bende teknelerin oraya gitmeye karar verdim. Yine koşa koşa gittim. Dalışa giden teknelerden biri motoru çalıştırmıştı, "bir dakikaa" diye bağıra bağıra yetiştim, dolmuşa gider gibi :) adamlarda şaşırdı. Neyse tam gidiyolardı ama aldılar beni zamanında yetiştim, hehe süperdi süpeer. Bunun fiyatı da 50 TL'ydi.

İşte bir tatil daha böyle geçti ama söz verdi bizimkiler, seneye arkadaşlarımla çıkmama izin vereceklermiş tabi beni keklemiyorlarsa eğer:) ama bayan da lazım bana şimdi tek tek isim isteyecekler o zaman :)

Ay neyse benden bu kadar, biraz uzun oldu ama bayağı bir bilgilendiğinizi de düşünmekteyim sevgiler saygılar arkadaşlar :)

10 Ağustos 2010 Salı

30 yaşına gelmeden okunması gereken 30 kitap


Bu kitap muhabbetinden sonra ntvmsnbc sayfasında geçen gün gördüğüm liste geldi aklıma o listeyi aynen sizinle paylaşmak istedim. İşte 30 olmadan okumamız gereken 30 kitap ;

George Orwell - bin dokuz yüz seksen dört
Anthony Burgess - Otomatik Portakal (filmini izledim)
J.R.R Tolkien - Yüzüklerin efendisi (okudum)
Harper Lee - Bülbülü öldürmek
Ernest Hemingway - Çanlar kimin için çalıyor (bi ara deserthawktan alıp okuyacağım)
Lev Tolstoy - Savaş ve barış
Thomas Paine - İnsan hakları
Jean Jacques Rousseau - Toplum sözleşmesi
Gabriel Garcia Marquez - Yüzyıllık yalnızlık
Charles Darwin - Türlerin kökeni
Hermann Hesse - Siddhartha
Thomas Merton - The wisdom of the desert
Malcolm Gladwell - Kıvılcım anı
Kenneth Graham - Söğüt ağaçlarındaki rüzgar
Sun-Tzu - Savaş Sanatı
Charles Dickens - David Copperfield
T.S. Eliot - Four quartets
Joseph Heller - Madde 22
F.Scott Fitzgerald - Muhteşem Gatsby
J.D.Salinger - Çavdar tarlasında çocuklar
Dostoyevski - Suç ve ceza (şu an hala okuyorum ama pek hızlı diilim)
Niccolo Machiavelli - Prens
Henry David Thoreau - Doğal yaşam ve başkaldırı
Platon - Devlet
Vladimir Nabokov - Lolita (bunun da filmini izledim sayılırmı bilmem (;>)
David Allen - İş bitirici
Dale Carneige - Dost kazanma ve insanları etkileme sanatı
William Golding - Sineklerin tanrısı
John Steinbeck - Gazap üzümleri
Mihail Bulgakov - Usta ile margarita


http://fotogaleri.ntvmsnbc.com/30-yasina-gelmeden-okunmasi-gereken-30-kitap.html?position=0

Şöyle bir bakınca bu programın çoook gerisindeyim ben peki sizde durum nasıl?!?

6 Ağustos 2010 Cuma

Sıkıcı

Yarın tatile çıkıyorum ama nedense hiç heyecanlı değilim çünkü hem sakin hem de uyuz bir tatil beni bekliyor. Sanırım bizimkilerle gitmekten kaynaklanıyor. Hem de Kaş'a!! Ama ben kaşındım ben istedim.

Çanta toplamak bile çok sıkıcı heves olmadığı için...

Artık sabah kahvaltı sonra sahil, akşam yemek, üstüne birkaç tur yediklerimizi eritmek için sonra herkes odasına çekilcek, erkenden yatarız :) Ertesi sabah yine aynısı ve diğer günlerde ay düşünmeyeyim en iyisi :)

Sonra işe 3 gün kala işe gitme stresi başlayacak en kötüsü de bu işte ühühü

3 Ağustos 2010 Salı

Under The Gun

Ne çok Under The Gun var ama hepsi farklı tabiki, pop, rock, gotik... her kesime hitap ediyor. Ben tabiki eskileri yayınlayacağım gerçi hepsi eski sayılır Killers'ı saymazsak. Ben de diziyorum klipleri alt alta tabiki en sevdiğimden başlıyorum. Bu arada sadece 4 tanesini yayınlayacağım Deep Purple, Sisters of Mercy, Foreigner ya da Face to Face'te diğer seslendirenler arasında merak ettiyseniz açın bakın üşengeçler. 2 sayfayı geçecek yoksa... Silentmoon 'un peşinden devam edelim kliplere...