3 Mart 2009 Salı

7 Pink Floydlar ve 2 Prenses ve Zeynep


Halen kimsenin yazmamış olmasına hayret ettim ve sabah koşuşturmacası başlamadan aklıma gelenleri yazayım dedim. Cuma gecesi Dib Sahnedeydik arkadaşlarla. Gelemeyenler gerçekten önemli bir cover grubu kaçırdıklarına emin olabilirler. Kısaca bahsedeceğim atmosfer, şarkılar ve herşeyden.

İstanbuldaki arkadaşlarımdan bu grubun gerçekten iyi olduğunu çoğu kez duydum. PinkFloydturk.net sitesinin kurucusu arkadaşım Okan, İstanbuldaki buluşmalar için bu grubun konserlerini tercih ediyordu. Ankaraya sanırım ilk defa geliyordu grup ve haftalar önceden haber almıştık. Afişleri de afilliydi. Dark Side Of The Moon albüm kapağındaki prizmaya giren ışın ve yansıyan renkler dumansallaştırılmıştı. Güzel bir grafik çalışması.

Neyse önemli olan müzik tabiki. Grubun gerçekten 9 üyesi var. Yani bu kabaca şu demek ; dört adamın 35 sene önce yaptıklarını hala canlı olarak çalmak için büyük efor gerekiyor. Nispeten de öyle. Grubun iki gitaristinin tercihi de stratocaster tonları idi. Özellikle ses düzeni konusunda çok çok çok iyiydi diyebilirim mekanın ve grubun hazırlığı. Bunu anlamak için bildiğiniz bir şarkının bas akrolarını çalarken basistin elinden takip etmeniz yeterlidir. Sizi ne kadar rahatsız etmeyen gerçeğine uygun bir bas tonu varsa o kadar güzel ayarlanmış demektir denge. Çift synth başarılıydı fakat özellikle Animals şarkılarında biraz daha iyi olabilirlerdi diye düşünüyorum. Geri vokaldeki sarışın ablamız gerçekten güzel bir sese sahip kanımca fakat dikkati vokalist olan Roger Waters'ın tüm "insane" seslerini başarıyla taklit eden abimiz dikkati hemen üstüne alıyor konserin ilk saniyelerinden itibaren. Ve son olarak davul için söylenecekler pek fazla birşey barındırmıyor, çünkü Pink Floyd şarkılarının davullarına yorum katmak pek yersiz olur. Onu birebir çalacaksınız eğer hakkıyla çalmak istiyorsanız ki davulcu abimizde bunu başarıyla yapan bir sanatçı.

Biraz an an konserden bahsedelim. İçeri girdik erken vakitte. Progrock havayı solumamızla burada bu tür hakim dememiz saniyelerimizi aldı. Akabinde çalan Focus ve Rush gibi grupların isimlerini hatırlayamadığım şarkıları bizi haklı çıkardı. İnsanların yaş ortalamasının yüksek olması, uzun beyaz saçlı amcaların sayısının fazlalığı ve biranın egemenliği yine bize "burada kesin pink floydla ilgili birşey var" dedirtti. Konser arasında çalan şarkıları kimsenin bilmediği şeylerden seçmeleri bizi biraz üzse ve dans edemesek dahi başlangıçta konsere hazırlık için çalınanlar biraz daha iyiydi. Ama tabi dikkatli olmak gerekirdi. Popüler olan ve insanların dinler dinlemez dans ettiği şarkıları da çalmamak gerekiyordu.

Herneyse konser başladı ve vokalist abimiz "In the flesh" için bir bağırtı kopardı boğazı yerine kalbinden. Pink Floyd'a başlanması gereken bir yerdi kesinlikle ve onu bizi hayal kırıklığına uğratan vokalsiz happiest days of our lives izledi. Another brick in the wall'da çok başarılı sayılmaz diye düşünüyorum, bilmiyorum çok çok çok beğenen var mı ? Fakaaaat tam da diyordum "amaaan" The Wall'ın güzide şarkılarından biri olan Young Lust çıktı ve yerimde duramaz oldum. Ardından muhteşem "Shine On" klavyelerle girince hemen arkamı dönüp grubumuza baktım. Herkesin suratında aşk acısının birayla örtülmeye çalışılan kekremsi ifadesi vardı :) Teşbihte hata olmaz. Upuzun güzel bir shine on sendromundan sonra çok sevdiğimiz ve Feride ile güzel yorumlandığına kanaat getirdiğimiz Welcome to the Machine. Learning to fly falan derken bi anda "Dogs" çıktı karşımıza ve baya bir heyecanlandım. Acaba dogs çalmak kolay mıydı ? Acaba nasıl yorumlanırdı vokalleri ? Ve başarılı hatta çok iyi diyebileceğim bir yorumundan sonra konser ardı arkası kesilmeyen hitlere ve duygusallıklara büründü. Hatırladığım kadarı ile "Hey You" ile ilk yarı bitti.

Kısa bir aradan sonra "On the run" hariç tüm Dark Side Of The Moon çalındı. Tabi bu olayı sadece bu cümleyle geçmek haksızlık olur. "I've been mad for f*cking years" a kadar her milimetresi ölçülerek tasarlanmış güzel bir cover idi. Yazının bu kısmına kadar sabırla okuyan arkadaşlar "Zeynep" mevzusunu hala okumadıkları için merak içindedirler. Ama onu sona saklayacağımı konserde benimle olan arkadaşların tahmin etmesi güç değil :)

Evet Zeynep mevzusu ! şöyle bir dialog oldu "Abi hepsini çalıyorlar Dark Side'ın sanırım. E bundan sonrada "Great gig in the sky" başlamalı o zaman.... hadddi canım !! " Evet o şarkı başlamıştı grand piano ile. Ama geri vokaldeki sarışın ablamız bu şarkıyı söylerse gruba gerçekten 10 üzerinden 10 verecektim artık. Fakat o da ne ? Sahneye isminin Zeynep olduğunu şarkı bittikten sonra öğrendiğimiz başka bir ablamız çıktı ve "Great gig In the sky" parçasının agresif kısımlarını başarıyla icra etti. Ağzım açık kalmıştı. Ardından diğer geri vokal ablamızda geri kalan kısmını gayet iyi söylemişti. Ah Claire Tory dedim içimden. Zeynep harikaydı, Zeynep muhteşemdi, Zeynep geceye damgasını vurmuştu. Sonunda sanırım alkolünde etkisiyle, "Great gig in the sky söyleyebilen biriyle evlenilir be abi !! " kanaatına varmıştık. :)

Dark Side Of the Moon bölümü bitti, ve Wish you were here başladı. Ne yalan söyleyeyim yaktım bi sigara. İyiydi hoştu ve en hoş kısmı vokalleri mekandaki herkesin bağıra bağıra beraber söylemesiydi. Sanırım akabinde mother veya pigs on the wing vardı. Veee Comfortably Numb... Pür dikkat gitarlara bakar olmuştuk Levent ile :) "Nası peki abi nası yani nası bu ton ?" diyordum o da "Bilmiyorum abi bilmiyorum ve bilmiyorum" diyordu. Ardından PULSE tadında Run Like Hell. Bir anda vokalist abinin ikiye bölündüğünü sandım çünkü yanında aynı siyah t-shirtlü ve ona benzeyen biri belirmişti. Bu insanın arkada oturan klavyeci olduğunu sonradan anladık :)

Ve bitti diyorduk... evet bitti Run Like Hell ile. Tabi insanlar bis yapmaları için ısrar ettiler çılgınca ve Vokalist ablamız "beş dakika rica ediyoruz sizden" dedi. Beş dakika sonra grup Echoes ile tekrar canlandı büyüdü sahnede ve ardından Sheep. Tabi bunlar olurken dört kişi kalmıştık artık arkadaş grubundan. Konser bitmeden çıktık fakat saat 03:30 gibiydi... artık huzur içinde uyuyabilirdik :) Bu arada kimsenin fotoğraf makinesi getirmemesi çok enterasan oldu gerçekten fakat konsere ait Shine On ve başka videolar mevcut sanırım. ilgili arkadaş paylaşırsa vakit bulup memnun oluruz.

Evet ilk kez Türkiyeli bir gerçek tribute grubunu izlediğim konser anım bu şekilde arkadaşlar. Konsere katılan arkadaşlardan yorumları bekliyorum. Grubun web adresi :http://www.7pf2p.com/
iyi günler dilerim.

7 yorum:

happy owl ironic dedi ki...

ketifle okudum yazını ellerine sağlık. keşke bende konserde sizlere katıla bilmiş olsaydım neyse bir dahaki sefere umarım katıla bilirim. grubun sayfasını inceledim, video sunu izledim. provalarından alınmış görüntülerle bir tv programından alınmış görüntüler vardı. gayet başarılı geldi grup. sonra money cover ının mp3 ünü vermişler onu indirdim açıkçası güzel çalmışlar ama bu yazıyı okuduktan sonra beklentilerimi biraz yüksek tutmuşum sanırım. hehe kötü diil kesinlikle başarılı ama money de vokal ve gitar tonu biraz rahatsız etti beni tabiki canlı izlemek apayrıdır. ankaraya tekrar gelirlerse bu sefer giderim izlemeye die umut ediyorum birde bu tarz grupları izlemeye gidince elemanlarla bir iki soru cevap yapsak burda yayınlamak adına süper olur şimdi aklıma geldi . . .

Fücur dedi ki...

Aklıma gelmişken söyleyeyim, Grubun kadrosuna 2007de bir abimizde saksafon çalarak eşlik ediyormuş, şimdi nooldu bilmiyorum. Fakat şu bir gerçek ki "Us And Them" saksafon olmadan olmuyor be :)

Ayrıca grup elemanlarıyla söyleşi güzel fikir, fakat genellikle sabaha karşı bittiği için konserler sanırım bünyemiz iyice alkol ve yorgunlukla savaşıyor. Yinede bir dahaki sefere elimizden geleni yaparız. Teşekkürler yorumun için.

happy owl ironic dedi ki...

evet konser bitişine pek kalamamışsınız genel olarak onu anladım alkol pinkfloyd (;> birleşince çarpmış sanırım hehe, konser bitişi diilde mesela ara verdiklerinde falan yakalaya bilsek süper olur. Çok şey istiyorum biliyorum ama en azından aklımızda bulunsun.(;>

deserthawk dedi ki...

şimdi öncelikle video çektim tamam ama malasef koyamıyorum çünkü çok kötü olmuş arkada konuşmuşuz falan rahatsız edici sesler geliyor. konsere gelicek olursak uzun zamandır yani joe lynn turnerdan beri bir konserde bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyorum. çünkü neden pink floyd çalıyorlar ama sadece bundan dolayı değil herhangi bir parça istemene gerek kalmıyor. yani mesela shine ooooooon diye bağırmıyoruz yada nuuuuuuump diye bağırmamıza gerek kalmıyor. adamlar takılıyor zaten dark side of the moon u baştan sona çalarak her ne kadar roger waters'dan dinleme şansını elde etmiş bile olsam 3 yıldan beri canlı pink floyd dinlemedim ve özlemişim. umarım bu arkadaşlar daha çok ankaraya uğrarlar ve onları dinleme fırsatını daha çok elde etmiş oluruz.

Bloodlust dedi ki...

Konserle ilgili Bloodlust ne dedi?

Şok şok şok! Aşağıda açıklıyoruz;

"Efenim, Bu konserle ilgili ilk postu ben yazmak isterdim ama bunu özellikle yapmadım.Derleme güruhunda müzik bilgisi benden daha fazla olan gençler var. Bu gençlerki hem guitar çalmayı biliyorlar hemde 33.000 gibi saçma albüm sayılarını kolleysiyonlarında bulunduruyolar.İlk post onlardan gelmeliydi ve geldide. Neyse. Konser bence mükemmel ötesi mükemmeldi.Ben pek guitarın tonu, davulun pedalı, basın aralığı gibi gubik şeylerden anlamam o yüzden benim için çok çok çok iyilerdi.Yani demek istediğim cehalet mutluluktur:) Sonuçta en sevdiğimiz grubun parçalarını birebir aynı olmasada bire/0.99 aynı şekilde çalabilmeyi başaran bir grup vardı. Bloodlust olarak Another Brick On The Wall da çoştum. Wish You Were Here da Farmerfami andım.Numb da gözlerim doldu, sigara dumanı kaçtı numarasına yattım. Figment ile nerdeyse her yeni parçada bir bira aldık.Sonuçta uzun zamandır yapmadığımız çok güzel bir etkinlikte bulunduk. Eve dönerken biraz uykulu,hafif yorgun ama kesinlikle mutluydum."

Fücur dedi ki...

Bende "şok şok şok!" yazınca konserle ilgili birşeyler söyleyecen sandım :) Neyse bende yazılanları eleştireyim madem.

Koleksiyon tek"L" ile yazılır ve saçma bir iş olmadığı gibi albüm sayısı tamlamasına saçma demekte mantıksızdır. Bu, dünyada ne kadar çok yemek çeşidi var yahu cümlesiylen aynıdır arkadaşım. Enstrümanın adı güzel türkçemizde "Gitar" olarak yer almaktadır. Post kelimesi ise senin kullandığın tabiriyle değil hayvan derisi anlamıyla kullanılıyor aynı dilde.

Matematik konusunda eleştirmeyecektim ama türkçeden daha hassas olduğum bir konu olduğu için sadece şunu demek istiyorum "bire/0.99" sayısı eğer kastettiğin 1/0.99 ise bu da 1.01 sayısıdır ki orjinalinden daha iyi anlamına gelir senin tabirinle.

Sadece "konser güzeldi" yazman yeterliydi... nitekim cehalet mutluluktur kısmına katılıyorum :) sevgiler

Bloodlust dedi ki...

Bloodlustun güneş gözlüklüye cevabı.

1.Benim ofis saatlerinde zaman darlığından dolayı hızlıca yazdığım yazıya eleştiri getirmeden önce kendi yazını gözden geçirmeliydin.
a)"Bas akro" değil sanırım bas akor.
b)Bağlaç olan ki ayrı yazılır.
c)Benim geyik olsun diye yazdığım guitar kelimesini düzeltecek kadar Türkçeyi seviyorsan; "insane" yerine başka Türkçe bir kelime bulsaydın.
d.Matematik konusuna gelince; o arada kullandığın slash işaretini pek anlamamışsın. Türkçe yazayımda anla "taksim".
e.Noktalama işaretleri konusunda çok zayıfsın.
f.Cehalet mutluluktur derken de geyik yapıyordum. Ama senin cehaletini görünce üzüldüm.

"Sevgiler"