2 Şubat 2008 Cumartesi

Peter Gabriel - So


Muhteşem klasiklere hızlı bir dönüş yapıyorum ve bu hafta seçimimi Peter Gabriel'den yana kullanıyorum. Her ne kadar aramızda bu adama antipati duyanlar olsa dahi bu albümü edinince bu fikir tamamen silinecek diye düşünüyorum :)

So albümü 1986 senesinde çıkan en iyi albümlerden biri olduğunu düşünüyorum. Kısaca Peter Gabriel kariyerinden bahsederek sözlerime başlamak istiyorum;

Peter Gabriel kariyerinin başında efsanevi prog rock grubu Genesis ile özdeşleşmiş bir müzik adamı, sahne yıldızı ve söz yazarıdır. Genesis 1968'de çıkardıkları ilk albümden istedikleri başarıyı elde edememeleri sonucunda Gabriel, enteresan sahne şovu denemeleri ve ufak kadro değişiklikleriyle grubun çehresini değiştirmiş ve 70li senelere bomba gibi bir giriş yapmıştır grubu ile. 70ler tam da Gabrielin istediği gibi bir başarıyı yakalamış olmasına rağmen Genesis muhteşem beşli kadrosundan ilk fireyi 1974 senesinde grubun kurucusu ve konu adamımız Peter Gabriel ile yapar.

ilk albümünü 1977 de çıkaran Peter Gabriel, Genesis'in kendine kattığı tecrübeyi kullanır fakat şöhreti kullanmaz. Bunun en açık göstergesi yıllardan beri Genesis şarkılarını ne albümlerinde ne de sahnede yorumlamamasıdır (aynı cümleyi Steve Hackett için kuramasak da harika bir müzisyen olduğu gerçeğini öldürmüyor bu tutum) Yıllar geçtikçe Peter alanlarında virtüöziteye ulaşmış müzik adamlarıyla ve yeni fikirler peşinde koşan görsel ve işitsel sanat adamlarıyla çalışmaya devam eder. Bunlardan birisi de şüphesizki Tony Levin'dir. Levin, Gabriel'in kadim dostu ve her daim albümlerine ve turnelerine 30 senedir dahil ettiği King Crimson'dan Liquid Tension Experiment gibi dallarında efsaneleşmiş gruplara dahil olmuş değerli müzik adamıdır. Levin ve daha niceleri ile 2000li senelere gelen Gabriel sonunda Real World isimli bir plak şirketi kurar ve adı duyulmamış birçok sanatçıyı dünyaya tanıtır. 80li yıllarda edindiği yüklü sermayeyi (para ve şöhret) 90lı ve 2000li yıllarda hayır işlerine, müzik işlerine ve mühendislik işlerine harcar. Halen günümüzde aktif olarak turneler ve albümler yapan Peter son albümünü 2003 yılında "Up" ismiylen yayımlar ve muhteşem bir sahne şovu içeren dünya turnesine çıkar. Haziran 2004 senesinde İstanbul'a uğrar ve bu okuduğunuz yazıyı yazan arkadaşınız da orada bulunur, mest olur, geri döner.

Peter Gabriel'in kariyerindeki en önemli albüm olma özelliğini gösteren "So" , bu ünvanını albümün trajikliğinden alır. "So" albümü çıkmadan önce Peter'ın hayatındaki herşey kötüye gitmektedir. Karısından boşanır, parası biter ve umutsuzluğa kapılır. Tam da hayatını verdiği müzik sektöründen çekilecek iken "So" albümündeki "Sledgehammer" şarkısı kariyerinin tüm çehresini değiştirir. Yeniden sanatçıyı meşhur eder ve para kazandırır. Bunun sebebi ise şüphesiz Peter Gabriel'in tüm emeğini ve zamanını usta yönetmenlerin eşliğinde çektiği stopmotion tekniği ile hazırlanan "Sledgehammer" şarkısıdır. Müzikal açıdan birçok Gabriel şarkısından kötü olan parça klibi nedeniyle 80lerin kült popüler ikonlarından biri olur ve Peter yürür.

Albümün dünya için önemini anlattıktan sonra bir de benim için olan önemini anlatayım bari. Albüm elime geçtiği 2002 senesinde "Red Rain" ve "Mercy Street" şarkısı ile bunalıma girmeyi başarmış, "Dont give up" ile muhteşem vokal Kate Bush'u tanıyıp tüm albümlerini dinlemiş, ve diğer şarkılarlada müzikalite anlayışımı geliştirip enstrümanları merak etmeye başlamıştım. İrlandalı bir grafiker arkadaşımın British Council'dan ödünç aldığı orjinal CD'nin bir kopyasını almam ile "So" albümü maceram başlamıştı. Ve şimdi sizlerinde bu albümü dinleyerek seveceğinizi umuyor ve kastırıp dahada bunaltmıyorum blogu. Çünkü zaten blog açıldığında sadece bu konu gözükecek biraz daha yazarsam :) iyi dinlemeceler

http://www.filesend.net/download.php?f=20064a7d90d06656775340f48a628c67

3 yorum:

Farmerfam dedi ki...

Arkadaşlar, benim için Peter Gabriel ın farklı bir anısı vardır, sizlerle onu paylaşayım.Yıl 1999 yada 2000 biz o zamanlar Ultima Online denen hastalık yapıcı oyunu oynamaktayız bir kaç arkadaşımla, oyunda Musicianship denen bir skill var kullanım alanını geçiyorum fakat sonradan öğrendim ki güzel çalınca yani skill kullanımı başarılı sonuçlanınca "you sound like Peter Gabriel" yazardı aşağısında, aslında 1999 yılının oyunlarını hatırlayanlarınız olursa eğer o zamanlar oyunlardaki müzik olayları pek gelişmiş değildi hatta online olanlarda ise iyice düşüktü. Dolayısı ile bu musicianship yeteneğini kullanırken başarılı bir sonuç almışsak bile berbat bir ses çıkıyordu (benim için tabi) ve bende hep düşünmüşümdür "ulan o kadar mı kötü çalıyor bu adam da devamlı aşağıda bunun ismi yazıyor" diye. Sonrasında artık bir gün dayanamadım meraktan bir albümünü indirip dinledim. Sevdim mi Hayır, ama sevene bir şey der miyim o da hayır, benim tarzım değilmiş :D

Bloodlust dedi ki...

Ya geçenlerde Chris Rea'dan bir şarkı paylaşmıştım burda. Gravatlının teki demode dedi ona. O pek sever bu Peder Cebraili. Bende ona diyorum DEMODEEEEE....

Fücur dedi ki...

ne bu sataşma hali.. yazık ! iş güç yok heralde